Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18303 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9794 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ERZURUM 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 11/02/2015NUMARASI : 2014/218-2015/122Taraflar arasındaki nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 12.03.2012 tarihli karar ile anlaşmalı şekilde boşandıklarını ve müşterek çocuk Azra için aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, nafakanın yetersiz kaldığını, davalının ekonomik durumunda iyileşme olduğunu belirterek, iştirak nafakasının aylık 1.000 TL'ye artırımına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; mevcut nafaka tespit tarihinde Erzurum ilinde çalışması nedeniyle, doğu görevi tazminatı dahil 4.900 TL maaş almakta iken, Ankara iline tayininin çıktığını, maaşının 3.970 TL' ye düştüğünü, yeniden evlendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davalının maaşının düştüğü, yeniden evlendiği, üzerine kayıtlı 1 adet taşınmaz bulunduğunu, davacının ise 2.300 TL maaşı olup adına kayıtlı 2 adet taşınmaz bulunduğunu, davacının da müşterek çocuğun bakımına katkıda bulunması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava, iştirak nafakasının artırılmasına ilişkindir.TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1).TMK 331. Md. uyarınca da; durumun değişmesi halinde hakim nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir. Söz konusu hüküm gereğince; nafaka miktarının yeniden belirlenmesi için aradan uzunca bir zamanın geçmesi gerekli olmayıp, tarafların gelirlerinde ve küçüklerin ihtiyaçlarında artış olması halinde her zaman artırımı istemi ile dava açılabilir.İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir.Somut olayda, yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının röntgen teknisyeni olduğu, aylık 2.300 TL maaş aldığı, 1.180 TL kredi borcunu ödemekte olduğu kendisine ait evde yaşadığı, ayrıca Yalova ilinde adına kayıtlı bir taşınmazının olduğu, 2008 model Hyundai marka otomobilinin bulunduğu; davalının ise T.C. Merkez Bankası' nda memur olarak çalıştığı, 3.900 TL maaş aldığı, Konya ilinde adına kayıtlı bir taşınmazı bulunduğu, babasına ait taşınmazda gayriresmi eşi ile birlikte yaşadığı, kira giderinin olmadığı tespit edilmiştir. Somut olayda boşanma ilamı ile hükmedilen önceki nafaka taktiri ile bu dava arasında geçen süre içerisinde müşterek çocuğun büyüdüğü ve ihtiyaçlarında artış olduğu, paranın satın alma gücününde azaldığı bir gerçektir.Buna göre mahkemece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumları, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu annenin de katkısı nazara alınarak iştirak nafakasının TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.