Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18284 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9454 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı abonenin müvekkili şirket tarafından yapılan 4.771,20 TL borcun tahsiline ilişkin takibe, borcun 190 TL'lik kısmı hariç tutularak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile lehine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; kebapçı dükkanı olarak işlettiği işyerini 2003 yılında terk ettiğini, takibe konu elektrik borcunun kendisine ait olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulü ile 446,28 TL yönünden itirazın kısmen iptali ile bu miktar üzerinden takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin, şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava, elektrik tüketim bedelinin tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır.Uyuşmazlık, aboneliği iptal ettirmedikçe abonenin kullandığı elektrik bedelinden sorumlu olup olmayacağı ve zamanında ödenmeyen elektrik faturalarından dolayı tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının elektriği kesmesi gerekirken kesmemesinin, dolayısıyla davacının müterafik kusuru bulunup bulunmadığı nedeniyle ana tüketim bedelinden indirim yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.Somut olayda; davalının, 41655 numaralı ticarethane abonesi olduğu, 2006/4.dönem ila 2010/10. dönem normal tüketim ve kaçak tüketimden kaynaklı toplam 4.309,72TL tahakkuk eden borcu bulunduğu, davalı işyerinde, Maliye Bakanlığı tarafından yapılan 02.07.2003 tarihli yoklama tutanağında, davalının 11.05.2003 tarihinde işyerini başka bir adrese taşıdığının tespit edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının taşınmazı 11.05.2003 tarihinde terk ettiği kabul edilerek , bu tarih sonrasındaki tüketim bedellerinden sadece 2006/4. ve 2006/5. dönem tüketim bedellerinden davalının sorumlu olduğunun bildirildiği kabul edilerek, hüküm kurulmuşsa da, taşınmazın terk tarihinden sonra aboneliği iptal ettirmeyen davalı, yukarıdaki alınan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, taşınma tarihinden sonraki tüketimlerden de sorumludur. Öte yandan, davacının uzun sayılabilecek bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davalının beraatını gerektirmeyeceği gibi tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim gerektirir.Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında elektrik tarifeleri ile tüketim hesabı konusunda uzman olan mühendis bilirkişilerin de aralarında bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan tarifelerin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davacı için gecikme zammından indirim sağlayacağı bu indirimin de en fazla yasal faize kadar alacağı nazara alınarak rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. SONUÇ;Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.