Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18241 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 10325 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : NALLIHAN ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 22/01/2015NUMARASI : 2014/25-2015/27Taraflar arasındaki asıl dosyada yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması, birleşen dosyada yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı taraf dava dilekçesinde; 2005 tarihinde davalı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Fatih lehine 100,00 TL iştirak nafakasına, kendisi lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, 2005 tarihinde 2 yaşında olan müşterek çocuğun şimdi ilkokula başladığını, paranın alım gücünün düştüğünü, davalının gerçekte gümrük müşaviri olmasına rağmen kendisini asgari ücretle çalışıyor gibi gösterdiğini, müşterek çocuk Fatih lehine hükmolunan 100,00 TL iştirak nafakasının 300,00 TL daha artırılarak, aylık 400,00 TL'ye, kendisi lehine takdir edilen 150,00 TL yoksulluk nafakasının 350,00 TL daha artırılarak, aylık 500,00 TL'ye çıkarılmasını talep etmiştir.Davalı taraf cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin gerçek dışı olduğunu, davacının işyerine haciz müzekkereleri göndererek kendisini zor durumda bıraktığını ve hatta iş akdinin bu sebep ile sonlandırıldığını, nafaka ücretini Ağustos 2010 ayından itibaren düzenli olarak ödediğini, hatta şartları daha iyi olunca nafaka ücretinde iyileştirme yapacağı bilgisini davacı ile paylaştığını, çok uzun yıllardan ithalat, ihracat sorumlusu olarak görev yapmakta olduğunu, Gümrük Müşaviri titrini kullanmadığını, pazarcılıktan hammaliyeye kadar alakasız işler yaptığını, davacının Nallıhan'daki mali durumunun kendisinden kat kat iyi olduğunu, davacının babasından kalan maaşı ve gayrimenkullerinden gelen kira gelirlerinin olduğunu, kendisinin ise üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığının olmadığını, evinin kira olduğunu, yaklaşık bir yıldır işsiz olduğunu, çeşitli borçlarının bulunduğunu, tüm bu sebeplerle davanın reddine, kabulü halinde ise nafakanın yıllık TEFE veya TÜFE oranına göre arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, müşterek çocuk Fatih için 100,00TL iştirak nafakasının 300,00TL artırılıp 400,00 TL olarak; davacı M.. G.. için takdir olunan 150,00 TL yoksulluk nafakasının, 150,00 TL daha artırılarak 300,00 TL olarak, davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Mahkemenin bu kararı Dairemizin 2013/12245 E- 2013/15660 K. nolu kararı ile "tarafların hayatında esaslı bir değişiklik meydana gelmediği anlaşıldığından davacı kadının ve çocuğun ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alınıp, uygun miktarda artırım yapılarak nafakaların takdir edilmesi gerekirken, aksi yazılı düşüncelerle yüksek oranda nafakaların takdirine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan.." bozulmuştur.Davacı birleşen dosyada dava dilekçesinde, davalı ile boşandıklarını, Nallıhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/45 Esas, 2011/132 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuk için aylık 400,00 TL iştirak nafakası, davalı için aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının inatçı ve uzlaşmacı olmayan tutumları nedeniyle mesleğini icra edemediğini, çalıştığı iş yerlerine maaş haczi gönderdiğini, bu nedenle iş akitlerinin feshine karar verildiğini, bu nedenlerle çalışamadığını, yoksul duruma düştüğünü maddi ve manevi sıkıntılar yüzünden psikolojik ve sağlık sorunlarının giderek arttığını, davalının ekonomik durumunun kendisinden daha iyi olduğunu, bu nedenle öncelikle hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasını bu mümkün olmaması halinde müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının 100,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafından birleşen dosyadaki cevap dilekçesinde, davalının gümrük müşaviri olduğunu, mahkemece hükmedilen nafakaları ödememek için devamlı adres ve iş değişikliği yaptığını, nafakaları ödemediğini, nafakaların ödenmeme ve bu konuda açtığı davaların geç neticelenmesi için kötüniyetli olarak iş bu davayı açtığını, müşterek çocuğunda büyüdüğünü, masraflarının arttığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece bozma ilamından sonra, asıl davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/504 Esas, 2005/363 Karar numaralı ilamıyla müşterek çocuk Fatih Gök için takdir olunan 100,00 TL iştirak nafakasının 125,00 TL'ye, davacı karşı davalı M.. G.. için takdir olunan 150,00 yoksulluk nafakasının 188,00 TL'ye çıkarılmasına, davalı-karşı davacı S.. G..'ün davasının reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Asıl dava, iştirak ve yoksulluk nafakasının arttırılması istemine ilişkin olup birleşen dava yoksulluk nafakasının kaldırılması, iştirak nafakasının kaldırılması veya 100 TL'ye indirilmesi talebine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı-karşı davacı S.. G..'ün temyiz itirazının reddine karar verilmiştir.TMK'nın 331. maddesi gereğince; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.Boşanma kararı ile velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.(TMK m.182) Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.(TMK m.328/1) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşam şeklide dikkate alınır.Diğer taraftan; nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.TMK'nun 175.maddesi; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Kanunda öngörülen şartlar davacı lehine gerçekleştiği takdirde, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ve hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekir.TMK'nun 176/4. maddesine göre de; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir."Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların 2005 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuk 2003 doğumlu Fatih'in velayetinin davacı-karşı davalı anneye verildiği ve çocuk lehine aylık 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, çocuğun ilkokulda okuduğu, davacı-karşı davalının ev hanımı olduğu gelirinin olmadığı; davalı-karşı davacının ise ithalat ihracat sorumlusu olduğu, aylık 2.500 TL gelirinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakaların niteliğine, çocuğun yaşına, eğitim durumuna ve ihtiyaç durumuna göre, mahkemece çocuk lehine takdir edilen aylık 125,00 TL iştirak nafakası miktarı düşüktür. Bu nedenle mahkemece, müşterek çocuğun ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumu gözetilerek Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bir iştirak nafakası takdir edilmesi gerekirdi. Ayrıca, davacı-karşı davalı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakasındaki artış miktarının da TÜİK tarafından yayınlanan ÜFE oranının altında kaldığı gözlemlenmekte olup, tarafların gelir durumuna göre TÜİK tarafından yayınlanan ÜFE oranından takdiri uygundur. Bu nedenlerle yazılı şekilde düşük miktarda yoksulluk ve iştirak nafakası takdiri doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.