Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1823 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17609 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MUĞLA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/06/2013NUMARASI : 2011/641-2013/477 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalıların Muğla ili Merkez İlçesi Düğerek Mahallesinde kayıtlı bulunan 2570 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduklarını, bu taşınmazın diğer paydaşları tarafından açılan satış yolu ile ortaklığın giderilmesi istemli davanın kabul edildiğini, bu nedenle müvekkili ile davalıların yapmış oldukları protokol ile satış için yapılacak ihaleye birlikte girmeyi ve taşınmazın ihalesinin alınması halinde ½ şer oranında taşınmazı paylaşmayı kararlaştırdıklarını, ancak ihalenin kazanılmasından sonra taşınmazın kararlaştırıldığı gibi paylaşılmasına rağmen müvekkilinin davalılardan 9.337,20 TL fazla ödediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 9.337,20 TL nin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalılar vekili, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, esas yönünden ise tarafların birbirlerinden hak ve alacaklarının kalmadığına ilişkin protokol imzaladığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, satış sonucunda belirlenen paylaştırma bedellerinin 02.01.2009 tarihinde bankaya yatırıldığı ve 21.01.2009 tarihinde satış memurluğuna ait banka hesabının kapatıldığı, dolayısı ile davacı tarafın 2009 yılı Ocak ayı itibarı ile ihale bedelinin tapu kayıt malikleri arasındaki paylaştırılmasından ve davalıların aleyhine zenginleştiklerinden haberdar olduğu, ancak davanın BK. nun 66.maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, ortak alınan taşınmaz nedeniyle fazladan satış bedeli ödediğini ileri sürerek, eldeki davayı açmış ve iddiasının ispatı için protokol başlıklı sözleşmeye dayanmıştır. Delil olarak dayanılan protokol başlıklı sözleşmenin incelenmesinde ise; dava konusu taşınmazın alınması durumunda 1/2 payın davacıya, 1/2 payın ise davalılara ait olacağının ve masraflarında bu pay oranlarında paylaşılacağının taraflarca kararlaştırdığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; dava konusu uyuşmazlık taraflarca imzalanan sözleşme ilişkisinden doğmakta olup bu tür davalar 818 sayılı BK. nun 125. maddesi (6098 sayılı TBK. nun 146. maddesi) gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Buna göre; davaya konu taşınmazın ihale bedelinin taraflarca 15.12.2008 tarihinde yatırılmış olmasına göre, iş bu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı gözetilerek, işin esasına girilmesi ve toplanan deliller doğrultusunda ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.