MAHKEMESİ : MANAVGAT 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2014NUMARASI : 2012/330-2014/190Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 03.02.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı asil B.. H.. geldi. Karşı taraftan davalılardan asil İ.. H.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; kocasının anne babasının, düğünde takılan paraları düğün salonundayken elinden zorla aldıklarını; bileziklerini ise, düğünden iki gün sonra alıp, bir daha iade etmediklerini iddia ederek; elinden alınan 4.000,00 TL ile 15 adet bileziğin aynen iadesini, aynen iadenin mümkün olmaması halinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, toplam 20.500,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkillerinin oğlu Bahadır'ın 2012 yılında evlendiğini, düğünde takılan 3.200,00 TL ve 70 Euro'nun müvekkillerinin oğlu, davacının kocası olan Bahadır'a teslim edildiğini; davacının, düğünden üç gün sonra, bilezikleri bozdurmak istediğini söylemesi üzerine, müvekkili Ayşe ile davacının birlikte kuyumcuya gittiklerini, davacının 6 adet bileziğini 2.800,00 TL karşılığında bozdurduğunu, kalan bilezikleri ise ev kirasını ödeyebilmek için sonraki aylarda ikişer, üçer yine davacının bozdurduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından duruşma istemli olarak süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, somut olayda; davacı, davalı kayınpederi ile davalı kayınvalidesinin düğünde takılan para ve bileziklerini elinden zorla alıp, bir daha iade etmediklerini iddia ederek; bunların sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda iadesini talep etmektedir.Bu bağlamda, taraflar arasındaki temyize konu uyuşmazlık; davalıların, davacının para ve bileziklerini elinden zorla alıp almadıkları ve buna bağlı olarak davacı aleyhine sebepsiz zenginleşip zenginleşmedikleri noktasında toplanmaktadır.Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında bir zenginleşme meydana gelmesi, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağının bulunması ve zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması gerekir.Kural olarak zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. (TBK m.77/1)Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak isteminin kabulü için; davacının, aleyhine sebepsiz zenginleşildiğini ispat etmesi gerekir. Zira; Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Diğer taraftan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190)Eldeki davada, davacı; iddialarını ispat edebilmek için eşini tanık olarak dinletmiştir. Tanık beyanında; "...birlikte aynı evde huzurlu bir şekilde evliliğimiz devam etmektedir. Düğün sırasında ailem tarafından erkek tarafı olarak 15 adet 10-11 gr ağırlığında bilezik ve tahminen bir miktar para takıldıktan sonra annem ve babam bunları saymaya götürdüler, bunların hepsini düğün masraflarını ödeyeceklerini söyleyerek geri vermediler, götürülen ve verilmeyen bilezikler bizim iznimiz olmadan alınmıştır." şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalı taraf ise, tanığın baskı altında bu şekilde beyanda bulunduğunu, akli dengesinin de yerinde olmadığını; bu nedenle de, askerlik dahi yapamadığını iddia ederek; tanığın beyanına itibar edilmemesi gerektiğini savunmuşlar, bilezikleri, davacının bizzat kendisinin bozdurduğuna yönelik savunmalarının ispatı için tanık dinletmişlerdir.Davalı tanığı beyanında; tarafları, çalıştığı kuyumcuya düğün alışverişi için geldikleri sırada tanıdığını; alışverişe gelin, damat, damadın anne ve babasının birlikte geldiğini, satın alınan takıları kartvizitin arkasına yazarak kendilerine teslim ettiğini; düğünden bir süre sonra, damadın annesiyle davacının birlikte gelerek bileziklerin bir kısmını bozdurduklarını, kaç adet bileziğin bozdurulduğunu hatırlayamadığını ifade etmiştir.Mahkemece; dinlenen taraf tanıklarından, davalı tarafın tanığının beyanı, tarafsız ve inandırıcı bulunarak, davacının bileziklerini kendisinin bozdurduğu kanaatine varılmış; talep edilen paraya yönelik olarak da, düğün CD'sinin içeriği üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, 4.000,00 TL paranın davacının elinden alındığına dair her hangi bir görüntüye rastlanmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.Her ne kadar, davacı; para ve ziynetlerinin, davalılarca, elinden zorla alındığını tanık beyanıyla ispat edememiş ise de; dava dilekçesinde "vs. tüm yasal delil" demek suretiyle yemin deliline dayandığından; mahkemece, davacıya, karşı tarafa yemin yöneltme hakkı olduğunun hatırlatılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece; ispat yükü kendisine düşen ve iddiasını mevcut delillerle ispatlayamayan davacıya, davalılara yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılıp, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme sonucu, bu husus gözardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.