MAHKEMESİ : TURHAL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/02/2014NUMARASI : 2013/54-2014/59Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 03.02.2015 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. T. T. Ç. geldi. Karşı taraf davalı vekili Av. T.. D.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının, adına kayıtlı dükkanı müvekkiline sattığını, tapunun devredileceğine dair taraflar arasında protokol düzenlendiğini, davalının protokol hükümlerine aykırı hareket ederek tapuyu müvekkiline devretmekten kaçındığını belirterek; sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda 230.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davasına dayanak yaptığı el yazılı protokolün her hangi bir bedel kaydı içermediğini, yasanın aradığı resmi şekilde de yapılmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece;"Dinlenen tanık beyanları, mahallinde yapılan keşif, bilirkişi raporu, tapu kayıtları ve dosyaya toplanan tüm belge ve bilgilerin bir bütün olarak incelenmesinde; davanın reddine karar vermek gerekmiş" denilmek suretiyle davacının isteminin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince satıcıya ödendiği iddia olunan satış bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda satıcıdan geri alınması istemine ilişkin olup, her ne kadar mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, reddin gerekçesi gösterilmemiştir.Oysa, mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olmalıdır. (1982 Anayasası m. 141/3) Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir.Tarafların, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş gerekçe bölümünün bulunması zorunludur.Hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler gösterilmelidir.(HMK m. 297/1-c)Bir hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. (HMK m. 297/2)Somut olayda mahkeme hükmünün; yukarıda açıklanan nitelikte yasal gerekçe içermediği, bu haliyle de hem Anayasa'nın 141/3.maddesine, hem de HMK'nın 297. maddesine aykırı olduğu açıktır.Hal böyle olunca; ortada yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hükmün olmaması ve denetlenebilecek gerekçeli bir kararın bulunmaması nedeniyle, temyize konu karar, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.