MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/10/2014NUMARASI : 2013/299-2014/531Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavada ve birleşen davada; tarafların müşterek murisi olan İzzet noterde düzenlenen 09.02.2004 tarihli vasiyetnamesi ile tüm malvarlığını davalıya vasiyet ettiği, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı (bu nedenle askerliğini yapamadığı ve evlenmediği) vasiyetnamenin baskı ve aldatma ile düzenletildiği, vasiyetname tanıklarının davalı ile bağlantılı oldukları ileri sürülerek vasiyetnamenin iptali talep edilmiştir.Davalı cevap dilekçesi vermemiş, yargılamaya katılmamıştır. Mahkemece, vasiyetnamenin Görele Sağlık Ocağından verilen 09.02.2004 tarihli rapor gereğince düzenlendiği, murisin askere gittiği, sürekli sakatlığı nedeniyle erken terhis edildiğinin bildirildiği, sağlık ocağı raporunda murisin vasiyetnamenin yapıldığı tarihte hukuki ve fiil ehliyetinin bulunduğu, resmi belgenin aksinin tanık ile ispatlanamadığı gerekçe gösterilerek davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü davacılar vekili temyiz etmektedir. Davada, vasiyetnamenin ehliyet nedeniyle, ayrıca aldatma ve baskı ile yapıldığı ileri sürülerek iptali istenilmiştir; mahkemece tanık dinletme talebi reddedilmiştir. Vasiyetnamenin açılmasına dair Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1794 Esas sayılı dosyasına davalının sunduğu 19.01.2010 tarihli dilekçede murise vasi olarak atandığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Askerlik Şubesinin cevabı yazısından ise, murisin sürekli sakatlığı nedeniyle erken terhis edildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, Türk yargı sisteminde hâkim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, hâkim tarafların istekleri (taraflarca hazırlama ilkesi) ile bağlı tutulmuştur(HUMK m.72, 75, HMK. m. 24,25).Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz. Ancak, hâkim bilirkişi deliline kendiliğinden (re'sen) başvurabilir (HUMK. m.275, HMK. m. 266).Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırları dâhilinde olmak üzere, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında tarafları dinleyebilir ve gerekli delillerin gösterilmesini ve verilmesini emredebilir(HUMK. m. 75/3, HMK. m 31 - Prof. Dr. Baki ; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Baskı: İstanbul 2001, Cilt:2 Sf: 1922).Somut olayda, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte temyiz kurdetine sahip olmadığı, baskı ve aldatma ile düzenletildiği belirtilerek, vasiyetnamenin ehliyetsizlik ve irade sakatlığına dayalı olarak iptali talep edilmektedir. Fiil ehliyeti yokluğu; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hâkimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele fiil ehliyetinin nisbi bir kavram olması, kişiye, eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kuruluşu olan Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da zorunlu kılmaktadır. Esasen TMK. nun 409/2. maddesinde de, akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.Şu durumda, ehliyetsiz olduğu ileri sürülen mirasbırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kâğıtları ve film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi, ayrıca murise vasi atanmasına ilişkin dosya ve Trabzon Askeri Hastanesince verilen rapor de temin edilerek sonrasında işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekmektedir.Bununla birlikte davacı taraf vasiyetnamenin iptaline ilişkin istemini, murisin davalı tarafça korkutulması ve baskı altına alınması, eş söyleyiş ile murisin iradesinin sakatlanmış olduğu iddiasına da dayandırmaktadır. Buna karşın mahkemece gerekçeli kararda davacının bu iddiasına yönelik olarak dosyada mevcut delillere neden itibar edilip edilmediği açıklanmamış, gerekçeli kararda bu hususa değinilmemiştir. O halde mahkemece, davacı tarafın tüm delilleri toplanarak, ehliyetsizlik iddiası yönünden, işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, yine davacının murisin iradesinin sakatlandığı yönündeki iddiasına ilişkin olarak da bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre, hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.