Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17841 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18536 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı (k.davalı) tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı (k.davalı) ve vekili gelmedi. Aleyhine temyiz olunan davalılar (k.davacılar) ... ve ... vek.Av.... ile davalı (k.davacı) ... vek.Av.... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez yeniden gelmekle; belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar ... ve ... (birleşen davada davalı) vekili dilekçesinde; tarafların müşterek murisi ... 05.02.2010 tarihinde vefat ettiğini, 2000 ve 2005 yıllarında düzenlediği 2 adet vasiyetname ile davalı kızlarına daha fazla daire bıraktığını, kendilerinin saklı paylarına tecavüz ettiğini, vasiyetnamelerin iptalini olmadığı taktirde saklı pay oranında tenkisini talep etmiş, yargılama esnasında ise davayı atiye terketmiştir.Davalılardan ... vekili cevabında; müvekkilinin murisin eşi olduğunu beyan ederek davanın reddini dilemiştir. Aynı davalı vekili, birleşen 2010/246 E.-2010/417 K.sayılı davada ise; her iki vasiyetname arasında çelişki olduğunu müvekkilinin saklı payının yok sayıldığını ileri sürerek vasiyetnamelerin iptalini, olmazsa saklı pay oranında tenkisini talep etmiştir. Davalılardan ... ve ... (birleşen davada davalılar) vekili cevabında; davalıların mahfuz hisselerinden çok daha fazla mal varlığına sahip olduklarını belirterek davanın reddini dilemiş, birleşen davanın davacısı ... hakkındaki “karşı davalarında” ise 03.02.2011 tarihli dilekçe ile; 2005 tarihli vasiyetname ile davalıya “oturma ve kullanma hakkı tanınan kısmın” davalı Fatime’nin manevi baskısı altında düzenlendiğinden iptalini; olmazsa bu kazandırmaların saklı pay oranında tenkisini talep etmiştir.Mahkemece; davacılar Osman ve ... yönünden açılan davanın atiye bırakılmış ve yenilenmemiş olduğundan HKM 150.md göre açılmamış sayılmasına, iş bu dosya ile birleşen (2010/246 E.2010/417 K.) davada vasiyetnamenin iptali talebinin reddine karar verilmiştir.Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmektedir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak; HUMK.nun 388.maddesinin 3 ve 5.bentleri hükümlerine (HMK.nun 297/1-c md) göre, mahkeme kararlarının asgari olarak, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli şahıslar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri göstermeleri zorunludur. Yine Anayasanın 141/3.maddesine göre tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması amir hükümdür.Karardaki gerekçe sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK.nun427.(HMK.nun 361.md) maddesine uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.Mahkeme kararının gerekçesinde, birleşen davadaki vasiyetnamenin iptali talebinin reddine ilişkin yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmadığından verilen karar bu yönden doğru görülmemiştir.Ayrıca, birleşen davada “vasiyetnamenin iptali, olmazsa saklı paya yönelik tenkis” talebi mevcut olup, mahkemece vasiyetnamenin tenkisine yönelik talep hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmeden eksik inceleme ile hüküm tesisi de doğru değildir.Bundan ayrı olarak; davalı, karşı davasını esas hakkında cevap dilekçesinde bildirmek suretiyle açabilir. (HUMK md.203) Açılmış olan bir davada, davaların aynı mahkemede ve aynı dosya üzerinde asıl davacıya karşı dava açmasına karşılık dava denir. Mahkemece, hükümde asıl dava ve karşılık dava hakkında verilen kararlar ayrı ayrı gösterilir. Somut olayda; davalılar ... ve ... 03.02.2011 tarihli dilekçe ile harcını da ödemek suretiyle karşılık dava açmış olup, mahkemece karşı dava hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.