Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17833 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8648 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : NİZİP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/01/2015NUMARASI : 2014/929-2015/18Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dilekçesinde; davacının Nizip Sağlık Başkanlığı görevinde iken 06.04.2004 tarihinde Nizip Devlet Hastanesinde kadrolu hekim görevine atandığını, halen kadrosunun Devlet Hastanesinde olmasına rağmen Sağlık Grup Başkanlığı görevini yürüttüğünü, bu göreve başladığı tarihten itibaren S.. B..na bağlı Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik gereğince, davacıya ödemeler yapıldığını, Maliye Bakanlığı Muhasebat Başkontrolörü İsmail Kekeç imzalı rapora istinaden davacıya 9.844,70 TL'nin fazla ödendiği iddia edilerek, bu paranın iadesinin istendiği, davalı idare tarafından istenen 9.844,70 TL alacaktan borçlu olmadığının tespiti ile Gaziantep 2.İdare Mahkemesi'nin 2009/859 E.-1458 K.sayılı ilamıyla 17.03.2009 tarihinden itibaren eksik ödenmiş olan döner sermaye miktarlarının ödenmesine karar verildiği gerekçesiyle, şimdilik 10.000 TL'nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 06.02.2014 gün ve 2013/20133 E.-1679 K.sayılı kararı ile;"... temsilcide hata sonucu tüzel kişiliği bulunmayan Döner Sermaye İşletmesine husumet yöneltilerek açılan bu davada, Mahkemece yapılacak iş; S.. B..’na doğru olarak husumet yöneltilmesinin sağlanması; bakanlığa dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek cevaplarının alınması, göstereceği delillerinin toplanması ile, sonucu dairesinde bir karar vermek olmalıdır. Bu nedenle, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan, savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak, taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmü, davalı taraf vekili temyiz etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebililecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Somut olayda, mahkemece bilgisine başvurulan ve Sayıştay emekli uzman denetçisi bilirkişi tarafından düzenlenen 24.04.2011 tarihli raporda, davalı idarenin işleminin mevzuata uygun olduğu, davacının katsayı farkı alacağı bulunmadığı açıklanmıştır. Bu raporun yeterli görülmemesi üzerine (avukat) bilirkişiden alınan 21.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacıya 17.592,72 TL eksik ödendiği belirtilmiş ve bu ikinci rapor mahkemece hükme esas alınmıştır. 24.04.2011 tarihli bilirkişi raporu ile hükme esas alınan hukukçu tarafından düzenlenen 21.05.2012 tarihli bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir rapor alınması gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece; bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve tarafların raporlara ilişkin itirazları karşılanmadan hüküm verilmiştir. Öte yandan, hükme esas alınan ikinci raporu düzenleyen bilirkişi avukat, olup dava konusunda uzman değildir. Uzman emekli Sayıştay denetçisi başka bir bilirkişiden rapor alınarak çelişki giderilmelidir.Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın dava konusunda uzman başka bir bilirkişiye verilmesi, sonradan alınan ve farklı sonuçlar içeren ikinci raporla ilk rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi konusunda rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan, 492 Sayılı Harçlar Kanununun 13. maddesine eklenen (J) bendi uyarınca davalı harçtan muaf olduğundan, davalının harçla sorumlu tutulması ve davalı N.. İ..nin tüzel kişiliği olmadığından, davada taraf sıfatı bulunmadığı halde, gerekçeli kararda davalı olarak gösterilmesi de doğru görülmeyip, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.