Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, 10833 nolu tarımsal sulama elektrik aboneliğinin müvekkili adına kayıtlı olduğunu, 2006 yılı yaz döneminde 70 dönüm biber, 40 dönüm civarında mısır ektiğini, sulama kuyusunu, başka bir amaçla da kullanmadığını, davalı kurum tarafından son ödeme tarihi 29/12/2006 olan 71.320,60 TL tutarında kaçak elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini, tahakkukun haksız olduğunu ileri sürerek; müvekkilinin davalı tarafa 71.320,60 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmün, davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 07/07/2010 tarih ve 2010/1167-10157 E/K sayılı ilamı ile " ...Davacıya ait sayacın vekalet mühürleri ile oynandığı ve sayacın ölçü aleti vasfını yitirdiği için doğru tüketim kaydetmediği dosya içerisindeki 14/11/2006 tarihli ölçüler ve ayarlar şube müdürlüğünün raporundan anlaşılmaktadır. Davacı,bu raporun aksine kendisinin vekalet mühürleri ile oynamadığını ve kusurlu olmadığını kanıtlamak zorundadır. Dosya kapsamı ile kanıtlayamadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece 25/09/2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği doğrultusunda ...davacının borç miktarının tespit edilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğu..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı kuruma dava konusu 71.320,60 TL'lik kaçak elektrik faturasından dolayı 64.834,99 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanuna dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü resmi gazetede yayınlanarak 1.3.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesi hükmünde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, sayaca müdahale edilerek mevzuata aykırı bir şekilde tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır.Somut olayda; İstanbul Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü bünyesindeki Ölçüler ve Ayar Şube Müdürlüğü tarafından tanzim edilen 14/11/2006 tarihli 19736 sayılı rapor ile söz konusu sayaçta mühürlerle oynanmak suretiyle kaçak elektrik kullanıldığı belirlenmiş; bu sayaç inceleme raporu dayanak yapılarak davalı kurumca 24/11/2006 tarih ve D-017233 seri numaralı kaçak tesbit tutanağı düzenlenmiş ve davacı aboneye 13/12/2006 son ödeme tarihli 71.320,60 TL tutarında fatura gönderilmiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 622 sayılı kararına uygun düzenlenmemiş, mahkemece bu bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Sayaç inceleme raporu ve tutanağa göre davacı eyleminin kaçak elektrik kullanma olduğu, talep edilen kaçak elektrik bedelinin yönetmelik ve yukarıda açıklanan 622 sayılı kurul kararında açıklanan yöntemle hesaplanması geretiği kuşkusuzdur. Öte yandan, bozma öncesi kararda; davacının davalı kuruma dava konusu edilen dönem/fatura tarihi itibariyle 10.812,61 TL borçlu olduğunun tesbitine karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamı ile karar davalı lehine bozulmuş; bozma sonrası yargılamada ise, davacının 6.485,61 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilerek, aleyhe bozma yasağı ihlal edilmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre " aleyhe bozma yasağı " ihlal edilmeden karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.