Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17802 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21943 - Esas Yıl 2014





Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDava; geçici elektrik aboneliği tesisi istemine ilişkin olup, mahkemece; davacının, şirkete herhangi bir başvurusunun olmadığından bahisle, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyize konu uyuşmazlık; davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususunda toplanmaktadır. HMK'nın 114.maddesinde; davacının dava açmakta hukukî yararının bulunmasının dava şartı olduğu hususu açıkça vurgulanmıştır. Hukukî yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukukî korunma sağlanması hususunda, mahkemeye başvurmasında, hâli hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Davacı hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç konumda değilse, onun hukukî yararının bulunduğundan söz edilemez. Somut olayda davacı taraf, geçici abonelik talebi amacıyla bir çok kez davalı şirketle görüşüldüğünü, davalı şirketin şifahen talebi reddettiğini iddia etmiştir. Davalı şirket vekili ise cevap dilekçesinde, davacının, elektrik akışının sağlanması yönündeki isteminin hukuka aykırı olduğunu ve söz konusu mahalde elektrik akışı sağlanmasının can ve mal güvenliği açısından tehlike yaratabileceğini savunmuştur. Davalı vekilinin bu savunması göz önünde bulundurulduğunda, davacının hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç olduğu, bu nedenle de eldeki davayı açmakta hukukî yararının bulunduğu açıktır. O halde, davacının, başvuruyu yazılı olarak yapmasının zorunlu olmadığı ve davalı vekilinin savunması ile taraflar arasında elektrik aboneliğinin tesisi hususunda muarazaanın çıktığı kabul edilerek, işin esasına yönelik inceleme yapılmalıdır. Hal böyle olunca mahkemece, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek, somut olayda, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 11.maddesi şartlarının oluşup oluşmadığı incelenmek suretiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.