Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17719 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21779 - Esas Yıl 2014





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : GİRESUN AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2014 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesi ile; Giresun Aile Mahkemesinin 2011/317 Esas-2011/563 Karar sayılı dosyası ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, iş bu karar ile müvekkil aleyhine aylık 280,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalının o sıra çalışmadığı ve hiçbir geliri yok iken şu an sigortalı olarak çalışmakta olup müvekkilden boşanması ile yoksulluğa düşmediği bilakis gelir sağlayacak bir işe sahip olduğunu, müvekkilinin ise düşük ücretli sigortalı bir işte çalıştığını iddia ederek müvekkilin davalıya ödemekte olduğu yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise nafakanın indirilerek müvekkilin gelir seviyesine uygun bir miktar belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; kendisinin bir işte çalışıyor olması nafakanın kaldırılması sonucunu doğurmayacağını, asgari ücret ile çalıştığını, davacıdan daha fazla para kazanmadığını, davacının hiçbir işte çalışmıyor olsa bile nafaka ödemekle yükümlü olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davalının SSK çalışanı olarak A.......Fabrikasında aktif çalıştığı, devamlı işi olduğu, yoksulluğa düşmediği, tarafların gelirlerinin birbirine yakın olması karşısında davacının yoksulluk nafakası vermekle yükümlü olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, mahkememizin 2011/317 Esas-2011/563 Karar sayılı 15/12/2011 tarihli kararı ile verilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.TMK.nun 176/4.maddesine göre: "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir." Aynı şekilde 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır". Davacı, yukarıdaki yasa hükümleri gereğince; davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlıgını geliştirmek icin zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK. 07.10.1998 gün, 1998/2-656 E.- 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda; davalı (kadın) boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Yaptırılan kolluk araştırması ile boşanmadan sonra bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladığı,aylık 800 TL gelirinin olduğu, davacının ise bir rehabilitasyon merkezinde hasta bakıcı olarak çalıştığı, aylık ortalama 1.000TL gelirinin olduğu anlaşılmaktadır.Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde esler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294). Davacının aylık gelir durumuna göre değerlendirildiğinde, davalının çalışarak elde ettiği gelir ile aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığının kabulü gerekir.Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, nafakada hakkaniyete göre uygun bir miktar indirime gidilebileceği düşünülmeden, yukarıdaki gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.