Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17704 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21890 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KOZAKLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/07/2014NUMARASI : 2013/96-2014/120Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin murisi olan babaannesi Hatice yaşlı olması sebebiyle uzun süre bakımını üstlendiğini, ihtiyaçlarını giderdiğini, bunun sonucu olarak babaannesinin Kozaklı Noterliğinin 23 Kasım 2009 tarih ve 2031 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile hak ve hisselerinin tamamını davacıya vasiyet ettiğini, Hatice ölümü üzerine Kozaklı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/58 Esas sayılı dosyasında vasiyetnamenin yasal mirasçılara okunduğunu, mirasçıların vasiyetnamenin iptali için Kozaklı Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını, yapılan yargılamada davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline karar verildiğini ve karanın Yargıtay'ca onandığını, vasiyetnamenin iptaline Kozaklı Noteri olan davalı F.. Ç..'ın kusurlu hareketinin neden olduğunu iddia ederek, şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, davacının ailesi ile birlikte yaşadığı ve uzun yıllar babaannesinin bakımını üslendiği ve ihtiyaçlarını giderdiğinden bahsedildiği, oysa davacının babaannesine sürekli olarak bakım yapmadığı, bir kaç ay içerisinde bir kaç kez yemek götürüldüğü, ancak her nasılsa yaşlı olan Hatice ikna edilerek tüm mal varlığı istisnasız vasiyet konusu edildiği, murisin vasiyetnamenin tanzim tarihinde 92 yaşın üzerinde olduğu, vasiyet edenin vasiyet tarihinden yaklaşık üç ay sonra vefat ettiği, davacı tarafından açılan davanın konusunun belli olmadığını, dava konusu ile dava konusunun değerinin farklı kavramlar olduğu, davanın iki kalemden oluştuğu, muris Hatice Cihan'a murisi Ramazan intikal etmiş ve edecek olan mallar ve muris Hatice adına kayıtlı mallar olduğu, davacının bu hususları tespit etmeden tazminat davası açmasının mümkün olmadığı, dava konusu tespit edilirken saklı payların dikkate alınmadığı, ayrıca vasiyetnamede bulunan maddi daktilo hatası nedeniyle iptalinin doğru olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; mahallinde icra edilen keşif ve keşif sonucu aldırılan 25.06.2014 tarihli bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre davalının noterlik görevi esnasında gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği gerekçesi ile (taleple bağlı kalınarak) davanın kabulüne 100.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; vasiyetnamenin davalı noter tarafından usulüne uygun düzenlenmemesi nedeniyle iptal edilmesi sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.Somut olayda; davaya konu vasiyetname ile muris Hatice ; murisi Ramazan , adına intikal etmiş ve edecek olan Nevşehir İli ve mülhakatı sınırları dahilinde bulunan bilumum taşınmazlar ile sahibi bulunduğu veya hissedarı olduğu T.C. Hudutları dahilinde bulunan taşınmazlardaki her türlü hak ve hisselerinin tamamını davacıya vasiyet etmiş, murisin ölümünden sonra yasal mirasçılar tarafından açılan dava ile davaya konu vasiyetnamenin davalı noter F.. Ç.. tarafından düzenlenmeye başlandığı, ancak noter katibi dava dışı S.Çağdaş Yağmur tarafından imzalandığı, işlemde birlik olmadığından bahisle iptaline karar verilmiş, karar Dairemizce onanarak 22.05.2013'de kesinleşmiştir.Mahkemece; davalının, noterlik görevi esnasında gerekli dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği yönünde doğru bir değerlendirme yapılarak, bilirkişi marifetiyle davacının uğradığı zararın tespiti yoluna gidilmiş; ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava dışı, saklı paylı mirasçıların saklı payları dikkate alınmadan, murisin sahip ya da hissedar olduğu tüm taşınmazların değerinin tespiti yoluna gidilmiştir.Oysa, vasiyetname iptal edilmemiş olsa idi, davacı açacağı vasiyetnamenin tenfizi davasında mirasçıların mahfuz hissesi dışındaki kısmın sahibi olabileceğinden vasiyetnamenin iptali sebebiyle uğramış olduğu zararda mahfuz hisse dışında kalan kısımdır. Mahkemece bu husus dikkate alınmadan hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Kaldı ki, mirasçılar tarafından açılan vasiyetnamenin iptali davasında tenkis davasını açma haklarının saklı tutulduğu beyan edilmiştir. O halde mahkemece; dosyanın yeniden bilirkişiye verilerek yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının uğradığı zararın tespiti sağlanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.