MAHKEMESİ : İSLAHİYE ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 12/02/2015NUMARASI : 2013/470-2015/122Taraflar arasındaki asıl davada yoksulluk nafakasının artırılması, birleşen davada yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı - birleşen davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; aradan geçen süre, hayat koşulları, ihtiyaçlarının artması, davalının ödeme gücündeki değişiklikler ve gelirinin olmaması nazara alınarak İslahiye Asliye Hukuk Mahkemesince (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) hükmedilen 400,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 700,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı – (birleşen dosya davacısı) cevap dilekçesinde; davacının nafaka artırım talebinin yerinde olmadığını, sigortalı olarak çalıştığını, aylık gelirinin bulunduğunu; kendisinin ise, yeniden evlendiğini, çocuğunun olduğunu, borçları nedeniyle net maaşından çok az para kaldığını belirterek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir.Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hüküm, davalı – birleşen dosya davacısı tarafından birleşen davanın reddine yönelik temyiz edilmiştir.Birleşen dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir. TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Birleşen dosya davacısı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun kalmadığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle, yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durum, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Dosyanın incelenmesinde; davacı – birleşen davalı N.. Ç.. hakkında kolluk görevlileri tarafından adresin sorumluluk sahasında bulunmaması nedeniyle sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılamadığı, sigortalılık kaydına göre 16/06/2014 tarihinde işe başladığı ve 31/12/2014 tarihinde işten ayrıldığına ilişkin belirtilen tarihler arası çalışma kaydının bulunduğu; Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından gönderilen maaş bordolarında ise, 2015 yılı Ocak ayına ilişkin ücret hesap pusulasının yer aldığı anlaşılmaktadır.Davalı – birleşen davacı hakkında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında ise; polis memuru olup aylık 2850,00 TL gelirinin bulunduğu, aylık 700,00 TL kira ödediği, 2010 model traktörünün olduğu görülmektedir. Davacı - birleşen dosya davalısının yoksulluğunun ortadan kalktığının kabul edilebilmesi için; asgari ücret düzeyinin üzerinde gelirinin bulunması ve gelirinin devam etmesi gerekmektedir.O halde, mahkemece; nafaka alacaklısı kadının yoksulluğunu ortadan kaldırır şekilde gelir elde edip etmediği ve düzenli gelir getiren bir işinin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması sonucunda, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, gelir durumuna göre nafakanın kaldırılması ve indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı – birleşen dosya davacısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.