Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17633 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22106 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 12/09/2013NUMARASI : 2011/576-2013/236Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirkete ait birden fazla işyerinde, davalı dağıtım şirketi ile aralarında elektrik abonelikleri olduğunu, bu aboneliklere tahakkuk ettirilen faturalara bölgenin kaçak elektrik kullanım bedelinin yansıtıldığını, Nisan 2011' den itibaren, müvekkil şirketin, kaçak elektrik bedeli adıyla 93.465,52 TL fazla ödemede bulunduğunu belirterek, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu 63 adet faturanın farklı aboneliklere ve farklı tüzel kişilere ait olduğunu, kayıp kaçak tüketim bedelinin EPDK kararına uygun şekilde tahsil edildiği, kurul tarafından belirlenen tarifenin uygulanmasının müvekkili şirket açısından zorunluluk arzettiği, davalı şirketin kaçak bedelinin tahsil edip etmeme konusunda insiyatifinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; taraflar arasında enerji satışına ilişkin, perakende satış sözleşmelerinde, tarafların mevzuat ve mevzuatta yapılan tüm değişiklikleri uymayı kabul ve taahhüt ettiği, kayıp kaçak bedelinin de mevzuat doğrultusunda tahsil edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin tüketiciden alıp alınmayacağına ilişkindir.Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.Davalı kurum tarafından, elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1 .fıkrasında, bu Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur...” hükmüne yer verilmiştir.Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fıyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadı ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.Ancak, yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davalı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.Bununla birlikte, tüketicinin, faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır.(aynı ilkeler H.G.K. 21.05.2014 gün ve 7-2454 E.-679 K. sayılı ilamı ile de benimsenmiştir,)Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda anılan ilkeler ve Hukuk Genel Kurulunun kararı gözetilerek, davacının kayıp-kaçak bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.