Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17628 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8736 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İZMİR 17. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 25/12/2014NUMARASI : 2014/647-2014/821Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davacının davalının kızı olduğunu, davacının annesinin 2011 yılında davalı babasına tedbir nafakası davası açtığını ve İzmir 9.Aile Mahkemesi'nin 2011/292 E.- 2012/32 K. sayılı kararı ile davalı babanın davacı ve annesi için aylık 1.000'er TL tedbir nafakası ödemesine hükmedildiğini, davacının 09.08.2013 tarihinde reşit olması nedeniyle davalı babanın nafaka ödemesini kestiğini,davacının davalı babasının evi terk ettiği tarihten itibaren annesi ile yaşamakta olup annesinin tek gelir kaynağının ise davalıdan aldığı nafaka olduğunu, davacının annesi ile davalı babası arasındaki boşanma davasının derdest olduğunu, davalı babanın boşanma davasında tazminat ve nafaka ödememek için mal varlığını muvazaalı olarak 3.kişilere devrettiğini,davacının liseden mezun olduğunu ve üniversite sınavlarına hazırlanması için dershaneye gitmesi gerektiğini, davalı babanın ise maddi durumu çok iyi olup bu durumun açılan diğer dava dosyalarındaki sosyal ekonomik araştırma sonuçları ile de ispatlandığını belirterek, davacı lehine aylık 1.000 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının karaciğer rahatsızlığı olduğunu ve kanında virüs taşıdığını, bu nedenle devamlı ilaç kullandığını ve tedavi altında olduğunu, davalının borçları, zarar etmesi ve rahatsızlığı nedeniyle işyerini sonlardığını,halı sahada getir götür işi yaptığını, maaşının hacizli olup borca batık halde olduğunu, nafaka ödeyecek gücü bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile,TMK'nun 364.maddesi uyarınca davacı yararına dava tarihinden itibaren aylık 200 TL yardım nafakasına hükmedilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalının tüm temyiz itirazları reddedilmiştir.Davacının temyiz itirazlarına gelince;TMK.nun 328/1.maddesinde “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.” Aynı yasanın 2.fıkrasında ise, “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitim sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü mevcut bulunmaktadır.TMK.nun 364.maddesine göre; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür."Aynı Kanunun 365/2.maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." düzenlemesi yer almıştır.Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 gün ve 1998/656-688 sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır.Somut olayda; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının tespitine ilişkin yapılan araştırma sonuçlarına göre davacının lise mezunu olup işsiz olduğu, babaannesine ait evde annesi ile oturduğu, annesinin de gelirinin bulunmadığı, davalının ise halı sahada sigortalı çalıştığı,aylık asgari ücret düzeyinde geliri olduğu, arkadaşı ile kirada oturup aylık 375 TL kira ödediği anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan davacının annesi ile davalı babası arasında görülen İzmir 9.Aile Mahkemesi'nin 2011/292 Esas-2012/32 Karar sayılı dosyası incelendiğinde de görüldüğü üzere, davanın tedbir nafakası istemine ilişkin olup yapılan yargılama neticesinde davacı ve annesi yararına 1.000'er TL'lik tedbir nafakasına hükmedildiği, kararın temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 12.04.2012 tarihli onama ilamı ile 16.07.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Tedbir nafakasına hükmedilen dosyadaki davalıya ilişkin sosyal ekonomik durum tespiti ile bu dosyadaki tespit arasında önemli bir farklılık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, kolluk marifetiyle yaptırılan sosyal ve ekonomik durum tespitinde her ne kadar davalının halı sahada asgari ücret ile çalıştığı belirtilmiş ise de, dosya kapsamında yer alan tedbir nafakası dava dosyası ve İzmir 12.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/10 Esas sayılı istihkak iddiasına ilişkin dava dosyası ve davacının annesi ile davalı babası arasındaki derdest boşanma dava dosyalarındaki davalının sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin tespitler incelenip değerlendirilmeden hüküm tesisi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Zira, bu dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile de anlaşıldığı üzere davacının annesinin geliri olmadığı, davalı babanın ise 3 adet oto lastik dükkanı olduğu, istihkak iddiasına ilişkin dava dosyasında da ilgili oto lastik dükkanlarının muvazaalı olarak 3.şahsa devredildiği belirtilmiş, ilgili karar temyiz edilmeden 24.06.2014'te kesinleşmiştir. Bu haliyle mevcut dosya kapsamına göre davacı lehine hükmedilen yardım nafakasının miktarı, davacıya ait giderlerin büyük bölümüne dava dışı annenin katlanmasına neden olacak denli azdır.Yukarıda anılan ilkeler uyarınca; davacının giderleri, nafaka yükümlüsü babanın geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, daha uygun bir miktar yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile davacı lehine çok düşük yardım nafakası takdiri uygun görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.