MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2015NUMARASI : 2015/47-2015/396Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dilekçesinde;davalı ile 2004 yılında boşandıklarını, boşanma davası sonucunda maddi sıkıntı içerisine girdiğini, sermaye yetersizliği nedeniyle işlerinin bozulduğunu ve ticaret odasından kaydının silindiğini, böylece işşiz kaldığını, hakkında devam eden icra takipleri bulunduğunu, yaşı nedeniyle de çalışacak durumda olmadığını, halihazırda bir akaryakıt şirketinde 275 TL karşılığı çalıştığını, bu gelirine de borçları nedeniyle haciz konulduğunu ve kesinti yapıldığını, bunun dışında ise aylık 812 TL emekli maaşı olduğunu, davalının ise aylık 2.280 TL geliri bulunduğunu ve refah içerisinde yaşadığını belirterek, davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacı ile 2004 yılında anlaşmalı boşandıklarını, boşanma protokolünde davacının kendisine yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini, boşanma sonrasında ise davacının yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi ile aleyhine dava açtığını,bu davada mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünde karar verildiğini, ancak bu kararın temyiz incelemesi neticesinde bozulduğunu, davacının sonrasında 2013 yılında yeniden yoksulluk nafakasının kaldırılması için aleyhine dava açtığını ancak bu davanın da reddedildiğini, bu davanın da aynı gerekçelerle açıldığından kesin hüküm itirazı bulunduğunu, davacının maddi durumunun iyi olmadığı yönündeki iddiaların nafakanın kaldırılması konusunda bağlayıcı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile, davalı yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkindir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2.cilt, İst. 2002, sh.294).Somut olayda; tarafların 2004 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma neticesinde tarafların aralarında yaptıkları protokol gereği davalı lehine aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından 2007 yılında davalı aleyhine yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi ile dava açıldığı, açılan bu davada mahkemece davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın ise davalının asgari ücret seviyesindeki gelirinin yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmeyip indirmeye karar verilmesi gerektiği belirtilerek, bozulduğu ve bozma sonrası yapılan yargılamada ise davalı lehine hükmedilen aylık 1000 TL'lik yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 500 TL 'ye indirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça 2013 yılında ise davalı aleyhine yine yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi ile dava açılmış ve davanın reddine ilişkin mahkeme kararı Dairemizin denetiminden geçerek 09.06.2014 tarihinde kesinleşmiştir.Taraflar hakkında mahkemece yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına göre ise, davacının emekli makine mühendisi olduğu, aylık 750 TL emekli maaşı olduğu, yine çalıştığı işten aylık 275 TL gelir elde ettiği, aylık 100 TL kira ödemesi olduğu; davalının ise aylık 1.073 TL emekli maaşı olup, ayrıca aylık 800 TL kira geliri olduğu, kızına ait evde oturduğu, üzerine kayıtlı bir adet daha taşınmazı bulunduğu anlaşılmaktadır.Davacı tarafça dilekçesinde belirttiği ekonomik durumunun iyi olmadığı, borçları olduğu, davalının ise aylık gelirinin kendisinden yüksek olup refah içinde yaşadığı gerekçeleri ile yoksulluk nafakasının kaldırılması istemi ile dava açılmış ise de, davacı tarafça davalı aleyhine daha öncesinde açılan yoksulluk nafakasının kaldırılması istemli dava tarihlerindeki tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile bu dava tarihindeki sosyal ve ekonomik durumları arasında önemli bir değişiklik olmadığı dosya kapsamında yer alan araştırma sonuçları ve daha öncesinde karara bağlanan ve kesinleşen dava dosyalarındaki araştırmalar ile sabittir.O halde; mahkemece, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.