MAHKEMESİ : ANKARA 9. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 17/10/2014NUMARASI : 2014/1082-2014/2238Taraflar arasındaki geçici abonelik davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davacının Ankara ili, Keçiören ilçesi, Bağlum Hisar mah., Dağdeviren cad. (1984 ada 4 parsel) bulunan 11/5 no'lu dairede mülk sahibi olarak ikamet ettiğini, söz konusu binanın müteahhit tarafından yarım bırakılmış olması nedeniyle mülk sahipleri tarafından tamamlandığını, davacı tarafından davalı şirkete yapılan elektrik abonelik başvurusunun dava dışı müteahhidin iskan işlemlerini tamamlamamış olması nedeniyle reddedildiğini belirterek, söz konusu taşınmaza geçici elektrik aboneliği tesisini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu olayda mevzuatın aradığı koşulların gerçekleşmediğini, yapı denetim firması uygunluk belgesi verilmesi ve mahallinde enerji odasının ve yapı bağlantı hattının projeye uygunluğundan sonra EPDK Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin “bağlantı başvurusu” başlıklı 5.maddesinde belirtilen belgelerle birlikte ilgili perakende satış şirketine başvurulması halinde davacıya ait ferdi abonelik işlemlerinin yapılabileceğini, binaya enerji müsaadesi için de başvuru gerektiğini ve davacı tarafından yapılmış bir başvuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; dosyada bulunan ASKİ'ye ait fatura örnekleri, tapu kaydı, dava konusu daire ile ilgili taraflarına herhangi bir başvuru bulunmadığına dair yazılarına göre, davacının davalı şirkete herhangi bir başvurusu olmadığından bahisle hukuk yararı olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.HMK.'nun 114.maddesinde; davacının dava açmakta hukukî yararının bulunmasının bir dava şartı olduğu hususu açıkça vurgulanmıştır.Somut olayda; davacı taraf, geçici abonelik talebi amacıyla davalı kuruma sözlü başvuruda bulunduğunu, davalı kurumun şifahen talebini reddettiğini, iskan ruhsatı olmayan binalarda elektrik sözleşmesi talebinin kurumca reddedildiğini belirtmiş, dava dilekçe ekinde yapı ruhsatı ile su faturası suretlerini ibraz etmiştir. Yine, davacı vekilince, davaya konu binaya ait 14.05.2007 tarihli, binanın %90 gerçekleşme oranını gösterir seviye tespit tutanağı da dosyaya sunulmuştur.Hukukî yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukukî korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâli hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse onun hukukî yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. Davalı kurumun davaya cevabında, dava konusu binaya ilişkin yasal şartlar oluşmadığından abonelik sözleşmesinin yapılmayacağını savunması dikkate alındığında, davacının davalı kuruma yazılı olarak başvuruda bulunmuş olsa dahi talebinin reddedileceği kuşkusuzdur. O halde, davacının hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda olduğu, bu nedenle hukukî yararının bulunduğu kabul edilmelidir.Yine, 6100 sayılı HMK'nun dava şartlarının incelenmesi başlıklı 115/3 maddesinde de ”dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” denilmektedir.Hal böyle olunca, yukarıdaki açıklamalar ışığında, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nun 115/3 maddesi de nazara alınarak, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 11.maddesindeki şartların davacı açısından oluşup oluşmadığı incelenerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.