Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17593 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22190 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ANKARA 10.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/10/2013NUMARASI : 2004/250-2013/490Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, davalı Onur Sucu'nun olay tarihinde etkili eylemi sonucunda müvekkili Ferdi yaralanmasına sebebiyet verdiğini, küçüğün gözünden yaralanması sonucu hastanede tedavi gördüğünü, tam iyileşme olmadığını, Ferdi olay tarihinde orta ikinci sınıfta öğrenci bulunduğunu, meydana gelen görme bozukluğunun küçüğün öğrenim durumunu ve ruhsal yapısını olumsuz yönde etkilediğini, müvekkili Nergül'ün oğlu ile birlikte yaşadığını ve davalının eylemi sonucunda müvekkilinin beden ve ruh sağlığının ihlal edilip derin acılar yaşadığını, davalı Onur'un yaşının küçük olması nedeniyle kanuni temsilci olarak ve TMK 369/1.maddesi gereği babasını davalı olarak gösterdiklerini, bu nedenle Ferdi için 30.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi ve Nergül içinde 140,00 TL tedavi masrafları ve 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf cevabında; olaya, davacının kendi kusuru ile neden olduğunu, tazminatların fahiş olduğunu, yalnızca zarar görenin tazminat isteminde bulunabileceğini belirtmiş, 29.03.2013 tarihli dilekçe ile ev başkanının sorumluluğuna dayanıldığından davanın aile mahkemesinde görülmesi gerektiğini ileri sürmüştür.Mahkemece, dava ev başkanının sorumluluğuna dayalı olarak açılmadığından davalının görev itirazı reddedilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesinde, davalı olarak eylemi gerçekleştirdiği bildirilen küçüğe velayeten ve TMK.369.maddesi gereği ev başkanı olarak babası gösterilmiştir. Davalı tarafın görev itirazı üzerine davacı tarafça verilen 02.04.2013 tarihli dilekçede, davalı babanın ev başkanı olarak sorumlu tutulması gerektiği hususu açıkça belirtilmiştir. Bu istek ve dava dilekçesinin yazım şekli gözönüne alındığında, davanın TMK’nun 369.maddesinde düzenlenen ev başkanının sorumluluğuna göre açıldığının kabulü gerekir. Anılan madde, kanunun ikinci kitabında yer almaktadır.4787 sayılı Aile Mahkemesinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4.maddesinde; Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından doğan dava ve işlerin aile mahkemesinde çözümleneceği belirtilmektedir. Somut olay itibariyle de TMK.nun 369.maddesinin uygulanması söz konusu olacağından davanın Aile Mahkemesi’nce görülmesi gerekmektedir. Her ne kadar; eylemi gerçekleştiren Onur Sucu, yargılama sırasında reşit olsa da dava tarihi itibariyle küçük olup, her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği için, göreve ilişkin yukarıda izah edilen ilkeler ,bu dava açısından da geçerlidir.O halde; HMK'nun 114/c maddesi gereği mahkemenin görevli olması dava şartı olduğundan, HMK 115.maddesi uyarınca mahkemece, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.