Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların murisi H.. K..'in 13.01.2010 tarihinde dava dışı akrabası H..Ç..'a ait inşaatta dava dışı H..A..'ün yanında demirci ustası olarak çalıştığı sırada, inşaata 1.6 mt yatay mesafeden geçen orta gerilim hattına (elektrik teline) demir bağlama telinin temas etmesi nedeniyle elektriğe kapılıp, inşaattan düşerek vefat ettiğini, olayda davalı kurumun kusurlu bulunduğunu beyanla, toplam 13.000 TL maddi tazminat ile 170.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davacılar vekili 15. celsede; kazanın olduğu binanın davacıların akrabalarına ait olması ve bu kişiye sonradan rücu edilmemesi nedeniyle SGK'ya başvuru yapmayacaklarını, iş kazası aylığı yönünden taleplerinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.Davalı vekili cevabında; enerji nakil hattının imar planına uygun çekildiğini, olayda kusurlarının olmadığını beyan etmiştir.Mahkemece; davacı küçükler, Gurbet, Süner, Şahin, Halide, Serbest ve L..K.. yönünden davanın usulden reddine, diğer davacılar yönünden maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat yönünden ise; davacı eş H.. K.. için 7.000 TL, çocuklar Bilal, Emine, Tahir, H.. K.. ile davacı Tahsin ve E.. K.. (anne ve babası) için 4.000'er TL, davacı kardeşleri Bahri, Hanım, Lokman, Abdullah, Nuri, Kamil, S..K.. için 2.000'er TL olmak üzere toplam 45.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 13.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dosya kapsamından, davacıların murisi H.. K..'in 13.01.2010 tarihinde dava dışı akrabası H..Ç..'a ait inşaatta davadışı H..A..'ün yanında demirci ustası olarak çalıştığı sırada inşaata 1.6 mt mesafeden geçen yatay enerji nakil hattına demir bağlama telinin temas etmesi nedeniyle yere düşerek vefat ettiği, bilirkişi raporlarında davalı kuruma ait enerji nakil hattının Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğinin 44. maddesi gereğince yatay 2 mt emniyet mesafesinde olması gerekirken, 1.6 mt mesafede bulunduğundan davalının %15 kusurlu, imara aykırı, ruhsatsız bina yapılmasına izin veren davadışı belediyenin %20, inşaat sahibi H..Ç..'ın ve alt işveren H.A..'ün %25'er, davacıların murisi H.. K..'in %15 kusurlu olduğu açıklanmış, 12.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda ise davacıların talep edebileceği dest.ekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı anlaşılmaktadır.Davada, mahrum kalınan maddi destek tazminatı ve manevi tazminat talep edilmektedir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildi.Ancak, TBK'nun 53/3. (BK.'nun 45/2) maddesinde; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” ölüm halinde uğranılan zararlardan biri olarak açıklanmıştır. Bu kayıpların tazmini uygulamada destekten yoksun kalma tazminatı olarak ifade edilmiştir. Tazmin edilecek zarar destek zararıdır.Destekten yoksun kalma tazminatının hesabı ölüm olayı gerçekleşmeseydi ölenin muhtemel yaşam süresi, muhtemel çalışma ve destek olma süresi, destekten yoksun kalanların muhtemel yaşama süresi, destek alabilme süreleri, gelir durumları gibi unsurlara bağlıdır.Ancak, desteğin bakım ihtiyacını ortadan kaldıran menfaatlerin bulunması durumunda, destek zararı azalır veya kalkar. TBK'nun 55/1. (BK'nunda karşılığı yoktur.) maddesinde “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz” hükmü gereğince kısmen veya tamamen rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan (örneğin zarar veren yahut 3. kişi tarafından ödeme (ifa) kastı dışında kalan saiklerle yapılan) ödemeler ve yardımlar tazminattan indirilemez.Bu durumda, mahkemece; davacıların maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminatı) ile ilgili talepleri hakkında davacı vekilinden taleplerinin açıklattırılması için mehil verilerek, oluşacak sonuca göre maddi tazminat hakkında karar verilmesi gerekirken, davacı vekilinin 11.06.2014 tarihli 15. celse de; “ SGK'dan ölüm aylığı aldıklarını, iş kazası aylığı bağlanması yönündeki taleplerinden feragat etmesi” ne ilişkin beyanının esas alınarak, davacıların iş kazası aylığı ile karşılanamayan zararların ispatlanamadığından bahisle, maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Ayrıca, davacıların murisi H.. K..'in ilk eşi D..K..'den olma çocukları Gurbet, Süner, Şahin, Halide, Serbest ve Leyla'nın dava tarihinde reşit olmadıkları ve davacı (2. eş) Halime'nin velayeten bu çocuklar hakkında da dava açtığı anlaşılmaktadır.Davacıların murisi H.. K.. ile ilk eşi dava dışı D..K.. arasında görülen boşanma davası sonucunda adı geçen 6 çocuğun velayeti babaları H.. K..'e verilmiştir.Boşanma kararı ile velayet kendisine verilmiş olan eşin (velinin) ölümü halinde velayet kendiliğinden diğer (sağ kalan) eşe geçmez. Diğer eş, TMK'nun 183. (MK'nun 149.) maddesi gereğince velayet kendisine verilmedikçe, çocuğu veli sıfatıyla temsil edemez. Sağ kalan eşe mahkemece tebligat çıkarılıp, verilen kesin süre de velayetin kendisine verilmesi için mahkemeye başvurması istenir. Mahkemece; sağ kalan eşe velayetin verildiği takdirde davada temsil eksikliği tamamlanmış olur. Sağ kalan eş davaya çocukların velisi olarak devam eder.Sağ kalan eş, kendisine verilen kesin süre içinde velayet için mahkemeye başvurmaz ise, davaya bakan mahkemenin, TMK'nun 404/1.(MK'nun 354.) maddesi gereğince çocuklara vasi atanması için Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurması gerekir. Sulh Hukuk Mahkemesinin atadığı vasi ile açılan davaya devam edilir. Mahkemece; adı geçen çocuklar yönünden velisi ya da vasisi olup olmadığı araştırılmadan ve yukarıda açıklanan hususlarda inceleme yapılmadan davacılar Gurbet, Süner, Şahin, Halide, Serbest ve L..K.. adına açılan davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Bundan başka, hüküm fıkrasında yazılı bulunan manevi tazminat miktarının “4.00.00'er TL” olarak yazılması infazda güçlük yaratacağından doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.