MAHKEMESİ : MERSİN 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 12/03/2015NUMARASI : 2013/841-2015/183Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde;tarafların Şişli 3.Aile Mahkemesi'nin 2006/454 Esas 2006/741 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, davalı yararına 2.500 TL nafakaya hükmedildiğini, boşanma tarihinde müvekkilinin maddi durumunun iyi olması ve müşterek çocuğun davalının yanında olması sebebiyle nafaka miktarı fahiş olmasına rağmen kabul ettiğini, ancak müvekkilinin ekonomik durumunun bozulduğunu, ortağı olduğu şirketi kapatmak zorunda kaldığı ve emekli maaşı dışında bir gelirinin kalmadığını, davalının ise çalıştığını, babasından dolayı emekli maaşı aldığını belirterek davalıya ödenen nafakanın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, boşanma davasında davalı lehine takdir edilen 2.500 TL yoksulluk nafakasının aylık 400 TL’ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu ve kendi maddi durumunun da kötüleştiği iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; tarafların 2006 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, anlaşma gereğince davalı lehine 2.500 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davalının babasından dolayı 306 TL maaş aldığı, klima servisinde çalıştığı, davacının ise emekli olduğu, 1.459 TL emekli maaşının olduğu anlaşılmıştır.Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadın hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasından indirim yapılması gerekli ise de, davalı hakkında hükmedilen aylık 2.500 TL yoksulluk nafakasının 2.100 TL indirilerek, davalı lehine aylık 400 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi, mahkemece yapılan indirimin fazla olması nedeniyle hakkaniyete uygun bulunmamıştır.O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasından fazla miktarda indirim yapılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.