MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen eşya ve ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; nişan ve düğünde takılan altınlar ile düğün hediyesi olarak takılan tüm ziynet eşyalarının, davalılar tarafından davacının elinden alındığını; tüm altınlarının alınarak Almanya'da banka kasasında saklandığını, 24 adet bilezik dışındaki diğer altınların çalınır diyerek Türkiye'ye getirilmediğini, Türkiye'ye izine geldiklerinde davalılardan Rabia'nın sadece düğünlerde altınları davacıya verdiğini; taraflar ayrılırken hiç bir eşya ve altının davacıya iade edilmediğini; dilekçede belirtilen eşyalar ile 12 adet 22'şer gr altın bilezik, yarım metre burgu kalın 22 ayar altın zincir, 1 tane altın beşibirlik, 5 tanesi künyede ve 5 tanesi kolyede olmak üzere 10 adet çeyrek altından oluşan set takımı, 12 adet 14'er g. altın bilezik, 1 adet 14 ayar altın küpenin aynen iadesini; olmadığı takdirde, bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili; eşyaların davacı tarafından beraberinde götürüldüğünü; dilekçede belirtilen bazalı yatak odası takımının davacıya ait olmadığını, parasının davalı tarafından ödendiğini; dilekçede belirtilen bir kısım şahsi ve çeyiz eşyalarının, mevcut halleri ile hazır olduğunu ve davacıya teslim etmeye hazır olduklarını; altınları ise, davacının yanına alarak davalıyı terk ettiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; dava dilekçesinde belirtilen eşyaların, tespitine yönelik keşif icra edilmiş, keşif sonucunda bilirkişi tarafından tespit edilen eşyaların yeddiemin olarak tespit isteyene teslimine karar verilmiş, ziynet eşyaları dışındaki eşyalar teslim edildiğinden teslim edilen eşyalar hakkında hüküm tesisine gerek görülmediği gerekçesi ile; ziynet eşyaları dışındaki diğer eşyalar hakkında hüküm tesisine yer olmadığına ilişkin karar verilmiş, yargılama sırasında davalılardan ... yönünden husumet itirazının kabulü ile davalı ... yönünden açılan davanın dosyadan tefrikine ve ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş; kısa kararda ise, davalılardan ... yönünden davanın reddine ilişkin karar verilmiş, yine kısa kararda aynen “ Davalı ... yönünden KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE ;1 adet 22 ayar yarım metre zincir, 1 adet beşi birlik, 10 adet çeyrek altın, 1 adet 14 ayar küpe toplamı olan 6.194 TL alacağın dava tarihi olan 08.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, Davacının bileziklere ilişkin talebinin reddine, " şeklinde hüküm kurulmuş olup, hüküm fıkrasında bedeli hakkında karar verilen ziynet eşyalarının nitelik ve miktarları ayrı ayrı açıkça belirtilmemiştir. Karar taraflarca ayrı ayrı temyiz edilmiştir.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.Yine, İİK'nın 24/4.maddesinde de; taşınır tesliminde aynen iadeye karar verilmesi halinde, iade edilecek eşyaların cins, nitelik ve gram ağırlığı gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerektiği belirtilmektedir.Gerek tefhim edilen ve tutanakla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda;, hüküm altına alınan eşyanın yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkartmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu bağlamda, mahkemece; tespit ve teslimine karar verilen ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar, gram ve ayarlarının hükümde ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde, infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190) İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.Somut olayda; davacı taraf, yirmi dört adet bileziğin olduğunu iddia ettiğine göre bu hususu ispatla yükümlüdür.Dosya kapsamından; davacı tarafın bu iddiayı ispat için tanık dinlettiği anlaşılmaktadır. Dinlenen tanıklardan ...; kardeşi davacının 24 adet bilezikle geldiğini beyan etmiştir. Davacı taraf, iddiasını ispatı için, başkaca delil ibraz etmemiştir. Başkaca bir delil ile desteklenmemiş tanık beyanına itibar edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davacı taraf, delil dilekçesinde "her türlü yasal delail" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan, davacı tarafa davalıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.Hal böyle olunca, mahkemece; dava dilekçesinde "her türlü yasal delail" demek suretiyle yemin deliline dayanan davacı tarafa, davalıya yemin yöneltme hakkı olduğu hatırlatılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme sonucu yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir. Yine dosya kapsamından; davalılardan Rabia hakkında açılan davanın husumet nedeniyle tefrikine ve ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş olmasına rağmen, yargılama sonununda, hakkında açılan davanın tefrikine ve başka bir dosyada yargılamasına devam edilmesine karar verilen Rabia hakkında da; işin esasına yönelik karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan, uyuşmazlık konusu olan dava dilekçesinde belirtilen ve mahkemece tespiti için keşif icra edilen eşyaların; davalı tarafın isteği üzerine davacı tarafa teslim edilmediği, söz konusu eşyaların yeddiemin sıfatı ile davacı tarafa iadesine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, söz konusu eşyaların tedbir niteliğinde davacı tarafa iadesine karar verilerek, işin esasına girilmeksizin, teslim gerekçe gösterilerek bu hususta bir hüküm kurulmamış olması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.