Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17295 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13360 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ANKARA 3.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 21/05/2014NUMARASI : 2013/90-2014/618Taraflar arasındaki ziynet eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının boşandıklarını, müvekkilinin davalı ile ikamet ettiği evden davalı ve ailesinin zoru ile atıldığını, evden ayrılırken üzerindeki kıymetli takıların eşi tarafından alındığını, müvekkiline düğün sırasında 7 adet altın bilezik, 37 adet küçük ve orta boy altın, 1 adet altın takı seti, 2 adet saat, 1 altın yüzük ve kolye, 1 adet altın künye, 1.280 TL para, 150 USD Amerikan Doları'nın hediye edildiğini, tamamının düğün cd'sinde kayıtlı olduğunu, düğünden sonra bunların müvekkilinin rızası dışında alındığını ve bir daha geri verilmediğini ileri sürerek; müvekkiline ait ziynet eşyalarının tamamının aynen iadesi veya bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafın takıların tamamını müşterek konuttan ayrılırken yanında götürdüğünü savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dosya kapsamına göre; ispat yükünün davacı taraf üzerinde olduğu, davacı tarafın iddiasını ispat yönünde tanık beyanlarına dayandığı, davacı tanıklarının beyanlarının iddiayı ispata elverişli bulunmadığı, bu nedenle davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Somut olayda dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi veya bedelinin ödenmesi talebinden ibarettir. Taraflar arasında görülen ve 23.12.2014 tarihinde kesinleşen boşanma davasında mahkemece, davalı kocanın (eşine müstakil ev temin etmemesi, anne ve babasının davacı eşine baskısına karşı çıkacağı yerde, onlardan yana tavır alması, eşine şiddet uygulaması nedeniyle) daha kusurlu görüldüğü açıklanmıştır. Mahkemece yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları;(davacının annesi, kardeşleri, dayısı) davacının davalının ailesi ile birlikte yaşadığını, davacının ev kıyafeti ile kapının önünde bırakıldığını, üzerinde takı olarak sadece yüzük ve alyansının bulunduğunu belirterek, ziynet eşyasına yönelik davacının iddialarını doğrulamışlardır. Davalı tanıkları ise; (davalının amca oğlu, akrabası, yengesi) davacı ve davalının, davalı kocanın ailesi ile aynı evde yaşadıklarını, davalının ziynet eşyasının bir kısmının ayrılırken üzerinde olduğunu, geri kalanı da poşete koyarak alıp evden ayrıldığını beyan etmişlerdir. Davalı tanıklarının beyanları samimi ve inandırıcı değildir. Dosya kapsamı ve davacı tanıklarının beyanları dikkate alındığında, davacının evden kapı önüne konularak ve kovularak ayrıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; davacının kovulma şekli itibariyle altınları götürmediği dikkate alınarak, dava konusu ziynet eşyasının değerinin uzman bilirkişiye hesaplatılıp, sonucuna göre davanın kabulüne veya kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.