MAHKEMESİ : YENİCE(ÇANAKKALE) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/03/2015NUMARASI : 2014/78-2015/48Taraflar arasındaki nafakanın azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; 2011 yılında anlaşmalı boşanma ile ödemeyi kabul ettiği 1.250TL yoksulluk nafakasını, masraflarının arttığını, Bağ-Kur primlerini dahi ödeyemeyecek duruma geldiğini, yaşamını idame ettirmekte zorlandığını belirterek 300TL'ye indirimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; bedensel özürlü olduğunu, mevcut nafakanın yetersiz kaldığını, nafakayı ancak icra takibi ile tahsil edebildiğini, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının yeniden evlendiği, 18.000TL prim borcu, 8.000TL kredi borcu bulunduğunu, kira gideri olduğu, davalının ise boşanmadan sonra özürlü maaşı almaya başladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 500TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının indirilmesi istemine ilişkindir. Kural olarak, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. İrad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın mahkemece azaltılabilmesi için hakkaniyetin bunu gerekli kılması ve tarafların ekonomik durumlarının değişmesi gerekir. Nafaka, anlaşmalı boşanma protokolü ile belirlense bile, sonraki zamanlarda nafaka borçlusunun sosyal ve ekonomik durumunda elinde olmayan nedenlerle ve iradesi dışında öncekine nispeten önemli ölçüde değişiklik olması ve bu değişiklik neticesinde nafaka borçlusu yönünden mevcut nafaka ve nafaka ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmesinin çekilemez bir hal alması durumunda nafaka, şartlara göre uyarlanabilir, miktarında indirim yapılabilir. Dolayısıyla, sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge, sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle tarafların biri aleyhine katlanamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar artık o akitle bağlı tutulmazlar. Taraflar, TMK'nın 2. maddesinden yararlanarak değişen koşullar karşısında sözleşmenin yeniden düzenlenmesini isteyebilirler. Nafakada yapılacak indirim miktarı, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların 28.01.2002 tarihinde evlenip, 11.10.2011 tarihli karar ile anlaşmalı şekilde boşandıkları, davacının, 1974 doğumlu olup, serbest veteriner olarak çalıştığı, aylık net kazancının bilinmediği, adına kayıtlı veterinerlik hizmetleri, hayvan sağlığı ile ilgili ilaçların toptan ticareti konulu işyeri çalıştırdığı, yeniden evlendiği, 200TL kira giderinin olduğu; davalının ise 1958 doğumlu olup, %83 oranda özürlü olduğu, 3 ayda bir kez yaklaşık 1.250TL maaş aldığı, 200TL kira giderinin bulunduğu anlaşılmıştır. Mevcut yoksulluk nafakası 23.08.2011 dava tarihli boşanma kararı ile belirlenmiş olup, iş bu dava 18.07.2014 tarihinde açılmıştır. Her dava, açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmelidir. Aradan geçen yaklaşık 3 yıl sürede tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu saptanamamıştır.O halde mahkemece; dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, 3 ayda bir aldığı engelli maaşının asgari ücretin altında olduğu, aradan geçen sürede paranın alım gücündeki azalma, nafakanın niteliği birlikte nazara alındığında, mahkemece yapılan indirim miktarı, tarafların tespit edilen gelirleri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla olup, nafakada TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar indirime karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.