Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17241 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21029 - Esas Yıl 2014





TİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : İZMİR 11. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 23/09/2014NUMARASI : 2013/537-2014/623Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının, İzmir 6.Aile Mahkemesi' nin 2010/1222 Esas, 2011/585 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, müvekkilinin 13 adet bilezik, 1 adet takı seti ile evlenirken götürdüğü çeyiz sandığı içinde bulunan, mutfak malzemeleri, beyaz eşyalar, yatak yorgan malzemesi başlığı altında toplamda 24 kalem çeyiz eşyasının davalı nezdinde kaldığını, iade edilmediğini belirterek davacıya ait ziynetlerin aynen, mümkün olmadığı takdirde tespit edilecek bedeli üzerinden, çeyiz eşyalarının ise davalı tarafından kulllanılmamış olmaları halinde aynen, aksi halde değerlerinin tespiti ile 10.000 TL alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 2006 doğumlu, bakıma muhtaç müşterek çocuğu müşterek konutta tek başına bırakarak evi planlı şekilde terk ettiğini, giderken ziynet eşyalarını ve taşınabilecek eşyalarını birlikte götürdüğünü, gönderilebilecek bir kısım davacı eşyalarının ise müvekkil tarafından kargo ile davacıya gönderildiğini, Beko marka çamaşır makinesi dışındaki beyaz eşyaları müvekkilin satın aldığını, mutfak eşyaları arasında sayılan altın sarılı fincan takımının ise davacı tarafından arkadaşına hediye olarak götürüldüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece; müşterek çocuğun hastalığı nedeniyle davacının psikolojisinin bozulduğu, hiçbir eşyasını almadan babaevine döndüğü beyanlarının, davacı gittikten sonra davalının birtakım eşyalarını kargo ile göndermesi ve davacı tanık beyanlarıyla örtüştüğü gerekçesiyle davanın kabulü ile 15'er gramdan 8 adet bileziğin 9.324 TL ve 1 adet 14 ayar setin 1.830,50 TL olup toplam 11.154,50 TL'ye tekabül ettiği, ancak talep 10.000 TL olmakla, taleple bağlı kalınarak 10.000TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; ev eşyalarına ilişkin tarafların istenildiği anda teslim edileceğine dair, mahkeme huzurunda, sulh yapmış olmaları nedeniyle, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin ziynet eşyasına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 313.maddesinde mahkeme içi sulh düzenlenmiş ve görülmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacı ile mahkeme huzurunda yapmış oldukları sözleşme olarak tanımlanmış, şarta bağlı olarak yapılabileceği vurgulanmıştır. Mahkeme dışı sulh ise, borçlar hukukunun konusu olduğundan düzenleme dışı bırakılmıştır. Madde gerekçesinde, taraflardan birinin, mahkeme dışı sulh sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşmeye uygun mahkemece bir karar verilmesi gerektiği yolundaki iddia ve talebinin diğer tarafın kabulüne bağlı olduğu belirtilmiştir.6100 sayılı Kanun'un 154/3-ç madesinde, beyanda bulunana okunmak ve imzası alınmak kaydıyla sulh müzakereleri sonucunun tutanağa yazılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Kanunun öngördüğü bu şekil sulh için geçerlilik şartıdır.Taraflar mahkeme dışında yaptıkları sulh sözleşmesini mahkemeye vererek buna göre davada sulh olduklarını bildirirlerse mahkemece sulh sözleşmesinin mahkemeye verildiğini tutanağa yazıp, sözleşme okunduktan sonra tutanağın taraflara veya vekillerine imza ettirilmesi gerekir, bu şekilde mahkeme dışı sulh mahkeme içi sulhe dönüşür.Somut olayda, 24.10.2013 tarihli öninceleme duruşmasında, tarafların sulhe teşvik edildiği, aralarında sulh olmadığı, tahkikat aşamasına geçilmesi talepleri ile, sulh sağlanamadığı tespiti ile tahkikat aşamasına geçilmesine karar verildiği, takip eden 7 celsede de aksine bir beyanda bulunulmadığı, mahkeme içi sulhün gerçekleşmediği, mahkeme dışında yapılmış böyle bir sözleşmenin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.Öte yandan, davalı vekilinin cevap dilekçesi ve yazılı beyanlarında belirttiği "...dava dilekçesinde sayılan eşyalardan 'beyaz eşyalar' başlıklı bölümde yer alan eşyalardan Beko çamaşır makinesi dışındaki eşyaların davalı tarfından satın alındığı, 'mutfak malzemeleri' başlıklı bölümde sayılan altın sarılı fincan takımının davacı tarafından arkadaşına hediye olarak götürüldüğü, bunun dışındaki tüm eşyaların davacı tarafın terk ettiği müşterek konutta bulunduğu, davet edildiği halde davacı tarafından teslim alınmadığı, davacı tarafın istediği zaman gelip alabileceği..." şeklindeki tek taraflı açıklamalarının ise HMK 313.maddesi anlamında uyuşmazlığı sona erdirebilecek nitelikte olmayıp sulh olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece, çeyiz eşyalarına ilişkin taraflar arasında uyuşmazlığı sonlandırabilecek nitelikte bir sulh bulunmadığı kabul edilerek toplanan delillere göre esasa dair bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.