Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17229 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18405 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı idare arasında ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin genel temizliği ve hasta ziyaretçileri yönlendirilmesi ile ilgili olarak sözleşme imzalandığını, 5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin .../ı bendi gereğince çalıştırdığı işçiler için Hazine tarafından ödenmesi gereken % ... işveren katkı payının hakedişinden haksız olarak kesildiğini ileri sürerek; haksız olarak kesilen ....137,96 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan davanın ... yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; “…Davacı tarafın iddiası, davalı kurumun kendilerinin hak edişlerinden hukuka aykırı olarak kesinti yapıldığı iddiasına dayanmaktadır. Bu iddianın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre incelenmesi gerekir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Yasanın 66. maddesine göre, sebepsiz zenginleşme nedeni ile zaman aşımı süresi bir yıldır. Dosyadaki belgelerden, davalı kurumun, davacı şirketin hak edişlerinden yapmış olduğu son kesintinin 28.02.2011 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dava ise belirtilen bir yıllık sürenin dolmasından sonra 29.02.2012 tarihinde açılmıştır. Bu nedenle davacı tarafın taleplerinin zaman aşımına uğradığı sonucuna varılmıştır” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi uyarınca; “Hâkim, Türk Hukukunu re'sen uygular”.Aynı kanunun 31.maddesi hükmü gereğince, davanın hukuki niteliğini belirlemek ve davayı aydınlatmak görevi hâkime aittir. Buna göre davadaki iddia, davacının talebine münhasır olup, belirtilen madde hükümleri gereğince hukuki nitelendirme hâkime aittir.Somut olayda, taraflar arasında ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin genel temizliği ve hasta ziyaretçileri yönlendirilmesi ile ilgili olarak sözleşme imzalanmış olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; sözleşme ile yüklendiği edimini ifa eden davacının hak edişlerinden yapılan kesintinin akde aykırı olduğu iddiasıyla iadesine ilişkindir. Dava dilekçesi ve ekindeki belgeler ile yine yargılama sırasında verilen belgelerden, taraflar arasındaki bu sözleşme ilişkisine işaret edildiği anlaşılmaktadır.Şu durumda; davacının, davalı ile arasında kurulan bu sözleşme ilişkisine dayanarak ve akde aykırılık iddiasıyla hak edişlerinden yapılan kesintinin iadesini talep ettiğinin kabulü gerekir.O halde, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın; sebepsiz zenginleşme kurallarına göre değil, sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur.Diğer taraftan uyuşmazlık; tüzel kişi işveren davacının çalıştırdığı işçiler nedeniyle prim borcundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle ortada hizmet temini sözleşmesi bulunmaktadır. Hizmet temini sözleşmelerinde hizmet veren taraf işçi veya hükmü şahıs olabilir. Her işveren gibi kamu kuruluşları da işyerlerinde görülen kimi işleri veya işyerinin bir bölümünü başka işverenlere devredebilirler. Ancak böyle bir devir durumunda işçi çalıştıran işverenin emir ve talimat verme hakkı tamamen kendisine ait olmalıdır. Bu durumda hizmet temini sözleşmesinden bahsedilebilir. Gerçekten, hizmet temini sözleşmelerinde işçilerin işe alınması, çalışma şartları ve biçimi, işçi sayısı gibi işverenin yönetim hakkına giren konularda davalının davacının hak ve yetkilerini sınırladığı görülmektedir. Diğer taraftan hizmet sözleşmesi ile hizmet temini sözleşmeleri birbirlerinden farklılık arz etmektedir. Hizmet sözleşmesinin tarafları işçi ve işveren iken, hizmet temini sözleşmelerinde işçi hükmi şahıs da olabilir. Kendine has özellikleri olan akitler için ise Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri uygulanmalıdır. Zamanaşımına ilişkin genel hüküm ise “On Senelik Müruru Zaman” başlıklı 125.maddesinde yer almakta; anılan madde: “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir.” hükmünü içermektedir. Eldeki davada taraflar arasındaki ilişki hukuki nitelikçe “hizmet temini (alım) sözleşmesi” olup; kendine has özellikleri olan bu sözleşme türü için zamanaşımı süresini düzenleyen ayrık bir hüküm de bulunmadığından, Borçlar Kanunu’nun zamanaşımı konusundaki genel hükmü olan 125.maddesi gereğince ... yıllık zamanaşımı süresi uygulanmalıdır.(HGK. nun 06.04.2010 günlü ve 2010/...-727 E. 2011/75 K. sayılı ilamı)Tüm bu açıklamalar ışığında; mahkemece, davanın esasına girişilmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın yanlış nitelendirilmesi sonucu zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. .nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04...2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.