MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada; tarafların ....06.2012 tarihinde kesinleşen ilam ile boşandıkları, davalı lehine 200 YTL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, ancak boşanma kararından sonra davalının sigortalı olarak çalışmaya başladığı ve yoksulluktan kurtulduğu ileri sürülerek nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi istenilmiştir.Mahkemece; davalının çalışması nedeniyle elde ettiği gelir ile davacının elde ettiği gelirin birbirine yakın olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. TMK nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince, davalının yoksulluğunun son bulduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.... ... Genel Kurulunun 07.....1998 günlü ve 1998/...–656 E. 1998/688 K. sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Bu açıklamadan sonra, davaya konu yoksulluk nafakası kavramının açıklanmasında fayda bulunmaktadır.Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide; “Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir” şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (......Aile Hukuku, ....cilt, İst.2002, sh.294).Nitekim, 07.....1998 günlü ve 1998/...–656 E 1998/688 K., 26.....2001 günlü ve 2001/...–1158 E. 2001/1185 K., 01.05.2002 günlü ve 2002/...–397 E. 2002/339 K. sayılı kararları ile “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunmasının” yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul etmeyen ... Genel Kurulu, 28.....2007 günlü ve 2007/...-84 E. 2007/95 K. sayılı kararı ile bir adım daha ileriye giderek, boşanmadan sonra nafaka alacaklısının asgari ücretle çalışmaya başlamış olmasının da yoksulluğu ortadan kaldıran bir durum olmadığını belirlemiştir.Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; davalının, evlilik birliğinin devamı sırasında bir işte çalışmadığı, ....06.2012 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile aylık 200 TL yoksulluk nafakası bağlandığı, boşanmadan sonra 2012 yılının Temmuz ayında ... gün ve Ekim ayında ise ... gün süre ile çalıştığı, davanın açılmasından sonra da davalının süreli bir işte çalıştığı, diğer bir anlatımla davalının sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalışmadığı anlaşılmaktadır.Davalının, aldığı nafaka ile geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün görünmediğine göre; işe girip çalışması zorunluluk arz etmektedir. Aldığı nafaka miktarı ile sürekli olmayan çalışması sonucu elde ettiği ücret miktarı toplamı ise, onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Zira yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Davacının aylık gelir durumuna göre değerlendirme yapıldığında; davalının çalışarak elde ettiği gelir ile aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığının kabulü gerekir.O halde mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davalının yoksulluğunun son bulmadığı gözetilerek, davacının nafakanın kaldırılmasına yönelik davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.....2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.