Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17205 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20985 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : SAMANDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2013/196-2014/240Taraflar arasındaki menfi tespit ve tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında elektrik aboneliği sözleşmesinin bulunduğunu, 08/05/2012 tarihinde davalı şirket tarafından davacı hakkında kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiğini, tutanağa istinaden 5.847,60 TL miktarında kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, aynı zamanda Samandağ Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/598 e 2012/843 karar sayılı dosyasıyla ceza davası açıldığını, hakkında beraat kararı verildiğini, kaçak kullanım bedelinin ödenmemesi nedeniyle 04/04/2013 tarihinde elektriğin kesildiğini, elektriğin kesilmesi nedeniyle ticari işletme niteliğindeki işyerinde maddi zararlar oluştuğunu, kaçak kullanım bedelinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kaçak kullanım bulunmadığının yargı kararıyla kesinleştiğini belirterek; davalıya 5.847,60 TL kaçak kullanım bedeli ve ferilerinden borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız eyleminden kaynaklanan zararların tespiti ile zarar tarihi olan 04/04/2013 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının kesinleşen ceza dosyası ve bilirkişi raporları doğrultusunda kaçak elektrik kullanmadığı, sayacın kaydettiği normal sarfiyat bedelini ödemesi gerektiği gerekçesiyle menfi tespit istemine ilişkin davanın kısmen kabulü ile 08/05/2012 tarih ve 4600 numaralı kaçak elektrik tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen 5.847,60 TL'den kullanım bedeli 356,80 TL'nin mahsubu ile bakiye 5.490,80 TL borçlu bulunmadığının tespitine, davacının zararın tazminine ilişkin davasının feregat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağı tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesinde ;''Gerçek veya tüzel kişilerin;a) Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,b) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.'' hükmü yer almaktadır.Somut olayda; davalı elektrik şirketi tarafından davacı hakkında 08/05/2012 tarihinde sayacı değiştirerek kaçak elektrik kullanılması nedeniyle kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği ve kaçak elektrik tahakkuku yapıldığı görülmektedir. Kaçak elektrik tespit tutanakları, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belgelerdendir. Davacı taraf tutanağın aksini ispat edememiştir.Ayrıca Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir. Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.Davacı hakkında Samandağ Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/598 e 2012/843 karar sayılı ceza davasında, mahkemece sanığın eyleminin usulsüz kullanım olarak kabul edileceği, taraflar arasında hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu ve sanığın üzerine atılı müsnet suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir. BK 53(TBK 74.)maddesine göre; ceza mahkemesince verilen beraat hükmünün görülmekte olan davada mahkemeyi bağladığından ve ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararının görülmekte olan dava yönünden de kesin hüküm oluşacağından söz edilemez. HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.HMK.nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Hükme esas alınan gerek ceza davası dosyasında gerekse mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporlarında davacının kaçak elektrik kullanmadığı, kaçak tahakkuku nedeniyle borcunun bulunmadığının kabul edildiği ve normal elektrik tarifesi üzerinden hesaplama yapıldığı görülmektedir.Ancak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacının kaçak elektrik kullandığı aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan tespit tutanağı ile belirlendiği üzere bilirkişi raporlarında kaçak elektrik kullanım hesabı yönünden mevzuata uygun teknik inceleme yapılmadığı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı gibi; Elektrik Tarifeleri Ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine de uygun değildir.O halde mahkemece, dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetine verilerek kaçak elektrik bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. ve 15. maddeleri ve yönetmeliğinin atıf yaptığı EPDK tarafından yayımlanan "Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Başlıklı 29.12.2005 tarih ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1- C maddeleri uyarınca değerlendirme yapılarak rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davacının kaçak elektrik nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.