MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; ..... sitesi ....Cad. No:47/... .../... adresinde bulunan davalı aboneye ait doğalgaz sayacının 26.02.2003 tarihli tutanak ile başka bir adreste takılı olduğunun tespit edildiğini ve sayacın söküldüğünü, söz konusu tespit üzerine kaçak gazın kullanıldığı adreste oturan......hakkında yapılan ceza yargılaması sırasında davalı ...'ın kaçak gaz bağlantısını kendisinin yaptığını beyan etmesi karşısında ...........'ın beraatine karar verilmiş, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini belirterek, kaçak gaz kullanımı sabit olan davalıya söz konusu tüketim nedeniyle tahakkuk edilen 29.084,... TL'nin haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı mirasçıları vekili savunmasında, müteveffa ...'ın ölüm tarihinde terekenin borca batık olduğunun herkesçe bilindiğini ve bu durumun aşikar olduğunu, TMK'nun 605.maddesi gereğince itiraz yolu ile terekenin borca batık olduğunu bildirdiklerini, davalının hiç bir mal varlığının bulunmadığının belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı ...'ın ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olduğu, TMK 605/... madde hüküm uyarınca murisin aczinin açıkça belli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilil tarafından temyiz edilmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605.maddesi “B.Ret; I.Ret beyanı; ....Ret hakkı” başlığı ile düzenlenmiştir.Birinci fıkrası “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmünü içermektedir. Kayıtsız, şartsız red (hakiki red) olup, bu davada uygulama dışındadır.İkinci fıkrası “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir. Konumuzu veyadan önceki cümle ilgilendirmektedir. Türk Kanunu Medenisinin 545.maddesinin sadeleştirilmiş şekli aynen kaleme alınmıştır.Bir çok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK.m.599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610.maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir.Somut olayda, mirasçılar def’i yolunu tercih etmişlerdir. Açılan bu davada mirasbırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğunu dile getirmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir.'' (HGK.nun ....04.2008 tarih 2008/332-436 E.K.sayılı kararı) Somut olayda; mahkemece, her ne kadar davacı vekilinin talebi doğrultusunda, davalının malvarlığına ilişkin ve terekenin borca batık olup olmadığı hususları bir takım yerlerden (banka, tapu vs.) sorulmuş ise de, yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece,davalının ölüm tarihinde terekenin borca batık olup olmadığı, ödemeden aczi ve malvarlığına ilişkin olarak, davalının ikamet ettiği ve nüfusa kayıtlı olduğu yerlerden de kapsamlı ve objektif bir şekilde (tapu sicil müdürlüklerinden, vergi dairelerinden, bankalardan, ... (bağkur, SSK, emekli sandığı maaşlarının bulunup bulunmadığı), zabıta araştırması vs. yerlerden) araştırma yapılarak, hasıl olacak sonuç dairesinde, bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, davacı vekilinin dava konusu alacağın hesaplanması hususundaki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04...2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.