Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 02/10/2014NUMARASI : 2014/11-2014/300Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davacının 11/06/2008 tarihinde iş yerini açtı ise de hemen faaliyete başlamadığını, tam kapasite ile çalışmaya 2009 yılı Ocak ayında başladığını, abonelik işlemleri için 16/07/2008 tarihinde başvuruda bulunduğunu, zamanında işlemlerin gerçekleşmediğini, 2009 Ocak ayında düzenlenen tutanak ile dava konusu faturanın tahakkuk ettirildiğini, 2009 yılı Mart ayında şirket ile sözleşme imzalandığı ve tesisata takılı sayaç üzerindeki tahakkuka göre 7.127,70-TL'nin ödendiği, dava konusu faturanın usulsüz olarak tahakkuk ettirdiğini, fiilen çalışmaya başlanılmayan 7 aylık süre için 29.250,09-TL miktarındaki faturanın haksız ve usulsüz olduğunu ileri sürerek söz konusu faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde mühürsüz sayaç kullanım tarihinin adrese giriş tarihinden 6 ay sonra olduğunu, davacının kaçak elektrik kullandığını, bu hususun sabit olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu 17.01.2009 tarihli Kaçak Elektrik Tespit Tutanağında, davacıya ait işyerinde BEDAŞ'a kaydı olmayan mühürsüz sayaçtan elektrik kullanıldığı tespit edilmiştir. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin kaçak elektrik tüketimine ilişkin 13/a maddesi "Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edilir." hükmünü içermektedir.Aynı yönetmeliğin 15.maddesi; kaçak elektrik tespitinin, süresinin tüketim miktarı hesaplamasının ve tahakkukun nasıl yapılacağını açıklamıştır. Buna göre, kaçak elektrik kullanım süresinin belirlenmesi ve tüketim hesaplanması, kaçak kullanım tarihinde yürürlükte bulunan kurul kararına göre yapılması gerekir. Buna göre EPMH.yönetmeliği ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1-C maddelerinde, kaçak elektrik tüketim bedelinin saptanması gerekir.Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalının eylemi tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. maddesi hükmünde kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak tanımlanmıştır. Bu durumda davacının eyleminin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve anılan yönetmelik hükümlerine göre kaçak elektrik bedeli hesabı yapılması gerektiği kuşkusuzdur ki bu durum mahkemenin de kabulündedir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği md.15 ve ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1-C maddeleri uyarınca taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği miktarın, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı karara göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.