Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17152 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4978 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 11/12/2014NUMARASI : 2012/272-2014/896Taraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 03.11.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av. Güzide Başbilen geldi. Karşı taraf davalı vekili Av. Çetin Tarcı geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; davacıya ait şahsi eşyalar, çeyiz eşyaları ve tüm ziynet eşyalarının davalının uhdesinde kaldığını, düğünün hemen ertesinde Garanti Bankasında ziynetleri koymak ve müşterek kullanılmak üzere kasa kiralamayı kararlaştırdıklarını, davalının henüz kimliği değişmeyen davacı adına kasa kiralanamayacağını söylemesi ve banka görevlisinin de bunu teyit etmesi üzerine kasanın davalı adına tesis edildiğini ileri sürerek; ziynet eşyalarının davacıya iadesini, olmazsa bedeli olan 30.000 TL'nin davalıdan tahsilini, çeyiz eşyası olarak getirilen ve davalı uhdesinde kalan eşyaların iadesini, bu mümkün olmazsa bedeli 20.000 TL'nin ve davacıya ait evlilik birliği içinde satılan ve davalı adına yatırılan Rover marka arabanın bedeli olan 10.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında; ziynet eşyalarının davacıda olduğu ve hiçbir zaman davalıya verilmediğini, iddiaların hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, çeyiz eşyalarının iadesine yönelik taleplerinin sonuçsuz kaldığını, araç bedelinin ise davalıya verilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; tarafların 01.10.2004 tarihinde evlendiklerini, Garanti Bankası cevabına göre kasa hesabının davalı ve dava dışı S.. B.. tarafından açıldığı, iki adet anahtarın da Safiye tarafından alındığı, kasa ziyaretlerinin; 13.06.2005 saat 9.30, 01.12.2005 saat 10.00 ve 09.03.2007 saat 9.15 olmak üzere gerçekleştiği, davalı tarafından kasanın hiç açılmadığının anlaşıldığı, davacı tanıkları ziynetlerin tamamının kasaya konulduğu hususunda beyanda bulunmuşlarsa da davalı tarafından kasanın açılarak bu altınların alındığı konusunda resmi kayıt bulunmadığı, davacı vekilince yemin deliline başvurup başvurmayacağı konusunda beyanında; açıkça, yemin deliline başvurmayacaklarını belirtmiş olduğu ve bu durumda davacının altınların bu kiralanan kasaya konulduğunun ispatlanamadığı gerekçe gösterilerek, davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.Davada; davalının uhdesinde kaldığı ileri sürülen, davacıya ait ziynet eşyaları ile çeyiz ve ev eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde ise bedelinin tahsili ve davacıya ait otomobilin bedelinin davalıdan tahsili talep edilmiştir.6100 sayılı HMK'nun 297/1. maddesinde hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsayacağı, 297/2. maddesinde de; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzelenmiştir.Somut olayda, mahkemece; ziynet alacağı hakkında karar verilmiş, ancak çeyiz eşyası, ev eşyası ve araç bedeli talepleri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.Mahkemece; oluşturulan hükümde tüm taleplerin karşılanması gerekirken, HMK 297.maddesi hükmü gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bundan ayrı olarak; mahkemece, davacı vekiline "Dava dilekçesinde sair delillere dayanmakla yemin deliline dayanıp dayanmayacağı hususunda beyanda bulunmak, dayanıyorsa asilin karar celsesinde hazır bulundurulmak üzere" süre verilmiştir. Davacı vekili ara kararı doğrultusunda dilekçe sunarak; "İspat ettikleri hususlarda yemin deliline dayanıp dayanmayacaklarına ilişkin beyanda bulunmalarının istenmesinin HMK ispat kurallarına aykırı olduğu, ayrıca ara kararın içeriğinin tam olarak anlaşılamadığı, karardan rücu edilmesi ve hangi konuda yemin deliline dayanılacağı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra müvekkili ile görüşüp beyanda bulunmak üzere süre talep etmiştir. Davacı asilin yargılamada hazır bulundurulduğu celsede ise herhangi bir beyanı alınmamıştır. Son celsede ise, yemin konusundaki itirazlarını dilekçesinde bildirdiğini, dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillerle davanın sabit olduğunu, ancak mahkeme gerekli görürse bu konuda yazılı beyanda bulunmak üzere süre talep ettiğini bildirmiştir. Somut olayda; davacı taraf, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmıştır. Davacı vekili yargılama sırasında "yemin deliline dayanmayacağı" konusunda açık bir beyanda bulunmamış, hangi konuda yemin deliline dayanacakları hususuna açıklık getirilmesini talep etmiş, davacı asilin yargılamada hazır bulunduğu celsede ise herhangi bir beyanı alınmamıştır.Davacı taraf yemine de dayanmış olup, uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.(HMK.227/1 md.). O halde mahkemece; davada birden fazla alacağa ilişkin talep sözkonusu olmakla, davacı tarafa hangi konuda yemin deliline başvuracağı hususu açıklanmak suretiyle bu hususta davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, yemin teklif edildiği takdirde usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi(HMK. md 227-238) suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.