Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1712 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16975 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; davalı ile olan evliliklerinden iki çocuklarının olduğunu , davalı ile halen ayrı yaşadıklarını, kendisinin şu anda oğlu ile birlikte başka bir evde kirada yaşadıklarını, davalının evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, kendisine karşı gerekli ilgi ve özeni göstermediğini, geçimi ve iaşesiyle ilgilenmediğini, sürekli olarak ağır hakaret ve tehditlerde bulunup şiddet uyguladığını, kendisine ve kızına cep telefonundan veya internet yoluyla şiddet, hakaret ve şiddet içeren mesajlar gönderdiğini, ev hanımı olup çalışmadığını, herhangi bir yerden geliri olmadığını, geçimini halen çocuklarının yardımıyla temin etmeye çalıştığını, nafakaya muhtaç olup, davalıdan nafaka talep etmekte haklı olduğunu ileri sürerek; kendisi lehine aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi vermemiş, duruşmadaki beyanı ile açılan davayı kabul etmediğini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilerek, davacının davasının kısmen kabulü ile aylık 750,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.TMK. 186/3.maddesi uyarınca; Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Yasanın 195.maddesine göre de; Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; Eşlerden biri ortak hayat sebebi ile kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Bu durumda, hâkim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya ilişkin önlemi alır.Evlilik devam ederken eşlerin birbirleri hakkında koşulları oluştuğu takdirde tedbir nafakası davası açma ve bir takım önlemlerin alınmasını talep etme hakları vardır. Tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılma hususunda eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda, kolluk araştırmasına göre, davacı kadının ev hanımı olduğu, herhangi bir işte çalışmadığı, oğlu ile beraber kirada kaldığı; davalının ise, ilçe seçim kurulunda çalıştığı, aylık kazancının 3.750,00 TL olduğu, 500,00 TL kira bedeli ödediği, üzerine kayıtlı apartman dairesi olduğu, eşi dışında bakmakla yükümlü olduğu kimsenin olmadığı tespit edilmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen gelir durumu gözetildiğinde; mahkemece hükmedilen nafaka miktarı az olup, TMK’nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Davalı kocanın geliri ile orantılı olacak ve nafaka yükümlüsünün ihtiyaçlarını karşılayacak, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, düşük miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.