Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 17102 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7489 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali ve vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı(karşı davalı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, Muris ...'ın düzenlediği 07.10.1993 tarihli vasiyetnamenin sağlık ocağı doktor raporu ile düzenlendiğini, murisin 1911 doğumlu olduğu, hukuki ehliyeti olmadığını belirterek 07.10.1993 tarihli vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.Davalı ... vekili cevabında, murisin tasarruf ehliyeti bulunduğunu, birleşen davada, 07.10.1993 tarihli vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile tescilini talep etmiştir.Mahkemece; asıl davada, murisin fiil ehliyetinin bulunması nedeniyle vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, birleşen davanın ise kabulü ile taşınmazların davalı adına tesciline, vadesiz mevduat hesabının ve ziynet eşyalarının davalıya verilmesi suretiyle 07.10.1993 tarihli vasiyetnamenin tenfizine karar verilmiş, hükmü davacı (karşı davalı) vekili temyiz etmiştir.Dosya kapsamından, muris ... taraf??ndan düzenlenen 07.10.1993 tarihli resmi vasiyetname ile gayrimenkullerini, bankadaki para ve ziynetlerini davalı ...'na vasiyet ettiği, ... Kurumu raporu ile murisin 07.10.1993 işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu, murisin tek mirasçısının Hazine olduğu anlaşılmaktadır.Asıl davada, 07.10.1993 tarihli vasiyetnamenin iptali, birleşen davada ise vasiyetnamenin tenfizi talep edilmektedir. Vasiyetnamenin iptali ile ilgili sebeplerin TMK'nun 557.maddesinde sayılı olarak düzenlenmiştir. Dava konusu 07.10.1993 tarihli vasiyetname yönünden ... Kurumu raporlarına göre iptalini gerektiren bir husus bulunmadığından ispatlanamayan asıl davanın reddine ilişkin kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmediğinden, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün asıl dava yönünden ONANMASINA;Birleşen davada ise, vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) talep edilmektedir. TMK'nun 600/1.maddesinde "vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılarına karşı kişisel bir istem hakkına sahip olur", 3.fıkrasında ise, "vasiyet alacaklısı, yükümlülüğü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı, vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini, vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine getirilmesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir."Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davasının görülebilmesi için, vasiyetnamenin açılıp okunmasından sonra itiraza uğramaması veya itiraz edilmiş ise buna ilişkin vasiyetnamenin iptali veya tenkisine yönelik davaların kesinleşmesi gerekir. Bu nedenle aynı dava dosyası içinde hem vasiyetnamenin iptali (veya tenkisi) ile birlikte vasiyetnamenin tenfizi davasının görülmesi mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece; tenfiz talebine yönelik birleşen davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi gerekirken, yazılı şekilde tenfiz yönünden de davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.