Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17040 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8149 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/02/2014NUMARASI : 2012/569-2014/64Taraflar arasında görülen adi ortaklık davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının, davalı ile sözlü akid gereğince adi ortaklık kurduklarını; aralarındaki sözlü anlaşma gereğince, masraflar düşüldükten sonra, kalan karın % 50 oranında paylaşılacağını; ortaklık olarak toplam üç iş aldıklarını, yapılan iki işe ilişkin davacının parasını aldığını, ancak üçüncü işin bedeli tahsil edilemeden, davalı tarafından davacının azledildiğini beyan ederek; üçüncü işin bedeli olarak şimdilik 40.000 TL'nin ihtar tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında; davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu, yapılan işler nedeni ile davacı tarafa 12.10.2011 tarihinde 2000 TL, 4.11.2011 tarihinde 2000 TL ve 16.3.2012 tarihinde 3000 TL olmak üzere toplamda 7000 TL elden ödeme yaptıklarını; ayrıca, banka havalesi yolu ile 112.000 TL gönderildiğini; yapılan üç işle ilgili olarak giderler düşüldükten sonra, 194.000 TL kâr elde edildiğini, bu karın %50'si olan 97.000 TL'nin davacının hissesine düştüğünü, davacıya yapılan ödemeler dikkate alındığında; davacının alacaklı değil, aksine borçlu duruma düşeceğini beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; taraflar arasında her proje ile ilgili olarak ayrı anlaşmanın bulunduğu, yapılmış ödemelerin avans ödemesi şeklinde yapılmadığı, ilk ve ek raporda her iş devresinde tahsilat ve harcamaların ayrı ayrı olduğu, birinci ve ikinci projelerden dolayı davacının alacağının kalmadığı; bu nedenle de, davacının, davalıdan alacağının bulunmadığı gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, 27.973 TL alacağın ihtar tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava konusu olayda, taraflar arasında dava dışı kurumun binalarının proje çizimine ilişkin olarak ortaklık yapıldığı, buna ilişkin 3 ayrı proje gerçekleştiği, ilk iki projeye ilişkin olarak davacının alacağını tahsil ettiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ilk iki proje için davalı tarafından davacıya ödenen bedel fazlasının, üçüncü ortaklık işi için de geçerli olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.Yerel mahkeme, gerekçesinde; yapılan ilk iki işin bedelini davacı tahsil ettiği ve bu işler sonuçlandığı için, iki iş kapsamındaki ödemelerin, üçüncü işi etkilemeyeceğini kabul etmiştir.Ne var ki, taraflar, bir bütün olarak dava dışı hastane binalarının projelerinin çizim işinin yapılmasını üstlenmişlerdir. Bu proje kapsamında, üç adet proje çizimi yapılmıştır. Bu nedenle de, tüm gider, ödeme ve avansların işin tamamı açısından değerlendirilmesi gerekir.Dosyada mevcut, 26.12.2013 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünün (B) bendinde; "Taraflar arasındaki üç ayrı sözleşmenin konusunu teşkil eden proje hizmetlerine ilişkin üç ayrı ödemeden elde edilen ortaklık toplam gayrisafi gelirinden yine üç ayrı sözleşme kapsamında yapılan toplam harcamaların çıkarılarak hesaplanacak ortaklık karından kurumlar vergisi de düşüldükten sonra, bakiye üzerinden ortaklar arasında kar paylaşımı esasının benimsenmesi halinde; davacının talep edebileceği ortaklık karının 2.771 TL olacağı " bildirilmiştir.Öyle ise, mahkemece; bu ilke ve esaslar gözetilerek ve bilirkişi heyetinin yukarıda açıklanan rapor bölümü dikkate alınarak, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.