MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalıların ... davalıların muris babalarından kalan taşınmazın satışı için anlaştıklarını, harici satış sözleşmesine göre 25.10.2010 tarihinde davalılardan ... 21.000 TL, ... 500 TL ve ... 500 TL verildiğini, davalıların arsayı satmayı taahhüt ettiklerini, ancak tapuda taşınmazın daha önce muris babaları tarafından başkasına satışı nedeniyle satışın gerçekleşmediğini, davacının taşınmaz satışı için Şile’ye 10-15 kere gelmek zorunda kaldığını, 3.000 TL geliş- gidiş masrafı olduğunu, toplam 25.100 TL’nin 25.10/.010 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı... dava açıldıktan sonra vefat etmesi nedeniyle mirasçılarının davaya dahil edilmişlerdir. Dahili davalılar vekili cevap dilekçesinde; harici satış sözleşmesinden haberli olmadıklarını, satış bedeli olan 21.000 TL’nin müteveffa hesaplarında rastlanmadığı, müteveffanın psikolojik sorunlar yaşadığını, davacının davasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini talep emiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığı, belge ile ispat zorunluluğu olduğu, ayrıca müvekkilinin harici satış sözleşmesinden haberi olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında bir satış sözleşmesi olmadığını, müvekkilinin davacıdan herhangi bir para almadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davacının davasına konu alçağın HMK 200 maddesi uyarınca senetle ispat edilmesinin zorunlu olması ve davacının alacağını senetle ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava, hukuksal nitelikçe sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemidir.1- HMK’nun 200. maddesine göre; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktarı iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Belirtilen miktarı geçmeyen vakıalar takdiri deliller ile ispat olunabilir.Somut olayda; davalı ... duruşmadaki beyanında davacının bir- iki yıl önce kendisine ve diğer davalı... 500’er TL verdiğini, kardeşleri.... yer sattığını ancak kardeşinin ne kadar aldığını bilmediğini beyan etmiştir. Davacı tanığı ... beyanında; evinin kapısı önünde davalılar... ve ... 500’er TL verildiğini ifade etmiştir. Davacı tanığı ... beyanında; davacı eşinin, müteveffa... evinin önünde paraları sayarak davalı ... para verdiğini ifade etmiştir. Bu durumda tanık beyanları ve kabule göre davalılar ... ve ... yönünden 500’er TL’nin kabulüne göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiştir.2- Davacı vekili delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmıştır. Davada, elbirliği halinde mülkiyete konu taşınmazın haricen satımı nedeniyle ödenen bedelin iadesi istenilmektedir. Bir taşınmaza elbirliği halinde malik olan kişiler arasında maddi anlamda mecburi dava arkadaşlığı olduğu için bu taşınmazın satışının ispatına ilişkin teklif edilen yeminin hepsine birden yöneltilmesi gerekir. Teklif edilen yemin hepsi tarafından eda edilir. Birinin veya bir kaçının ettiği yemin ile yemin eda edilmiş sayılmaz.Somut olayda; davalı ... mirasçıları arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Mecburi dava arkadaşlığında yeminin hepsi tarafından eda edilmesi gerekir. Mecburi dava arkadaşlarından birinin veya birkaçının ettiği yemin ile yeminin eda edilmiş sayılamayacağı yani bütün mecburi dava arkadaşlarının yeminden kaçınmış sayılacakları (Yargıtay 13.HD'nin 17.10.1975 gün ve 865-6330 E, K; 4.HD.'nin 11.03.1965 gün ve 3497-1356 E, K sayılı ilamları) gözönünde tutularak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekecektir.Hal böyle olunca Mahkemece, davacı tarafa yemin teklif etme hakkının varlığı hatırlatılarak, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun değildir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.