Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17021 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9622 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KONYA 4. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 19/02/2015NUMARASI : 2014/595-2015/180Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; Konya 4. Aile Mahkemesinin 2011/1084Esas ve 2013/771 Karar sayılı boşanma dosyası ile davalı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin davacıya verildiğini, davalıya 200 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, davalının yetim aylığı almaya başlaması nedeniyle 200 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını ve müşterek çocuk için uygun miktarda iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetim aylığının davalının yoksulluğunu ortadan kaldırmadığını, yoksulluk nafakasının davalının yetim aylığından yararlanacağı bilinerek bağlandığını, iştirak talebinin başka bir dava konusu olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalının net asgari ücret seviyesinden daha yüksek olan sabit ve düzenli geliri olduğundan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve iştirak nafakası talebi yönünden de davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.Somut olayda; davacının emekli olduğu, 1.430 TL maaş aldığı, davalı ile hisseli evinde oturduğu, üzerine kayıtlı aracının bulunduğu, davalının ise 1.000 TL yetim aylığı aldığı anlaşılmaktadır. Nafaka alacaklısı kadının, 200 TL nafaka ve yetim aylığı ile, yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu, yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.