MAHKEMESİ : MARDİN 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 17/07/2014NUMARASI : 2012/694-2014/448Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracının seyir halindeyken hararet yaptığı ve motor lambasının yandığını, arabayı yol kenarına çekip yetkili servisi aradığını, servis yetkilisinin aracın radyatörü delindiğini ve aracın servise götürülmesi gerektiğini söylediğini, müvekkilinin aracın götürülmesi için çekici çağrılması gerektiğini ancak servis yetkilisinin buna gerek olmadığını söylediğini, servis yetkilisinin arabayı arıza haliyle çalıştırıp servis götürülmesine nedeniyle motorda arızalar çıktığını, 8.121,00 TL masraftan davalı şirketin adama çalıştıranın sorumluluğu kapsamında sorumlu olduğunu, 8.121,00 TL zararın yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; servis çalışanının aracın arıza hali ile yola devam edemeyeceğini, aracın çekici ile servise çekilmesi gerektiğini davacıya bildirdiğini, davacının çekiciye gerek olmadığını beyan etmesi üzerine aracın davacı tarafından servise getirildiği, arızanın radyatör suyuna ve hararete dikkat edilmemesinden kaynaklandığını, aracın ısınması nedeniyle durduğunu, su ikmalinden sonra servise kadar gelebildiğini, aracın ısınmasından dolayı motorun zarar gördüğünü, servise gelen aracın zaten olay yerinde hasarlı olduğunu, servise gelirken aracın hasarlanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; aracın motor arızasının davacının kusurundan kaynaklandığı, davalının kusurunun bulunmadığı, bu nedenle aracın tamiri için ödenen bedelin iadesi isteğinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dava, eser (araç tamiri) sözleşmesinden doğan tazminat istemine ilişkindir.Dava tarihi itibariyle yürülükte olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesinde tüketici "Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan bir amaçla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Yasa kapsamına hazır bir malı veya hizmeti satın alarak onu günlük yaşamında kullanan veya tüketen kişiyi korumaktadır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi hükmünde tanımlandığı üzere; eser sözleşmesinde yüklenici iş sahibinin ödemeyi üstlendiği ücret karşılığında bir eser meydana getirmeyi borçlanır. Eser sözleşmesinin konusu, bir sonuç ve herhangi bir biçim altında çalışma ile bütünleşmiş bir üründür. Bu kapsamda, genellikle emek unsuru ağır basan bir çalışma ürünü olup bütünlük arzeden ve ekonomik değeri olan her hukuksal varlık, maddi nitelikte olsun veya olmasın bir eser sayılmaktadır.Açıklanan tanımlar kapsamındaki unsurlara göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin konusu incelendiğinde hukuksal niteliği itibarıyla bir eser sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre eser sözleşmesinden doğan ilişkileri 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Her ne kadar yargılama sırasında yürülüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-ı maddesinde eser sözleşmesi tüketici işlemleri olarak tanımlanmış, aynı kanunun 73. maddesindede tüketici işlemlerine dair davaların tüketici mahkmesinde görüleceği düznelşmeşsede aynı kanunun geçici 1. maddesinde bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemede görülemeye devam edileceği hüküm altına alınmıştır. Açıklanan bu duruma göre taraflar arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığından, yerel mahkemece davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, 4077 sayılı Yasa uygulanarak Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılıp, uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi yerinde olmayıp, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.