Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17001 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11682 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 15. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2011/299-2013/653Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, tenkis talebinin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dilekçesinde; tarafların murisi O.. G.. tarafından Kartal 3. Noterliğince düzenlenmiş olan 19/09/2005 tarih ve 39390 sayılı düzenleme şeklinde vasiyetnamesi ile kendi adına olan 13/11/1985 tarih ve 7212 yevmiye numaralı tapu tahsis belgesi ile maliki olduğu M. ilçesi, A. caddesi, 217 kapı nolu ve 400 m2 alanlı bir kattan ibaret yığma konutun tamamı ile yanındaki 47/1 nolu ek binanın tamamını davalılara bırakmak suretiyle vasiyet ettiğini, aynı vasiyetnamede ayrıca ölünceye kadar sahip olacağı gayrimenkuller ile kendisine intikal edecek gayrimenkul ve malları da davalılara vasiyet ettiğini, ancak anılan tapu tahsis belgesinin dışında kendisine ait herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, murisin 04/05/2010 tarihinde vefat ettiğini, vasiyetname ile ilgili noter tarafından Kartal Cumhuriyet Başsavcılığına ve ondan da tenfizi için Kartal 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/563 Esasına intikal ettirildiğini, murisin vefatı sonucu mirasının davacılar ile davalılar ve dava dışı Sebahat ()'e intikal ettiğini, murisin kasten, bilerek ve isteyerek davalıların da kışkırtmaları sonucu davacı çocuklarını miras haklarından mahrum bırakmak için vasiyetnameyi yapmış olduğunu belirterek; miras bırakan O.. G..'in Kartal 3. Noterliğinin 19/09/2005 tarih 39390 sayılı vasiyetnamesinin iptali ve iadesi, bu olmadığı takdirde miras bırakan vasiyete konu malın dışında herhangi bir mal varlığı olmadığından davacıların mahfuz hisselerine vaki tecavüzün önlenmesiyle tenkisine, tenkis edilen parasal miktarın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilleri davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; vasiyetnamenin iptali talebinin yerinde olmaması gerekçesiyle reddine, davalıların tercih hakkı nazara alınarak, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, 21.015,45 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekilinin vasiyetnamenin iptaline yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.6100 sayılı HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Mahkemece; hükme esas alınan 21.01.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporunun 8. sayfasında davalının tercih hakkını nakit ödeme şeklinde kullanması halinde 27.260,86 TL ödemesi gerektiği belirtilmiş, aynı sayfada sonuç bölümünde bu kez, davalıların tercih hakkını nakit ödeme şeklinde kullanması halinde davalıların davacılara 21.015,45 TL ödemesi gerektiği belirtilmiş, mahkemece bilirkişi raporundaki bu çelişki giderilmeden, bilirkişi raporunun sonuç bölümü esas alınarak 21.015,45 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Dosya içerisinde bulunan, dava konusu vasiyetnamenin açılmasına dair Kartal 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/563 E. 2012/330 K. sayılı dosyasında verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmediği, bu hali ile henüz derdest dava hükmünde olduğu görülmüş ise de, kesinleşmesinin eldeki davanın sonucuna bir etkisinin olmayacağı anlaşılmıştır.Hal böyle olunca, mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporundaki yukarıda açıklanan çelişkinin giderilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.