Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16973 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7896 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 06/03/2013NUMARASI : 2009/63-2013/91Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının, davaya konu taşınmazın 624/19200 payını 13/12/2003 tarihinde satın aldığını, arsa üzerinde inşaat yaptığını; davalıların önalım davası açtıklarını, payın davalılar adına tescil edildiğini, kararın kesinleştiğini, bina bedelinin ise ödenmediğini;, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 7.100.00 TL'nın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyada yeralan belgelerden, davacının, inşaatı yaptırmaya 15/08/2004 tarihinde başladığı; davaya konu taşınmazın bulunduğu köyün, 17/09/2004 tarihinde belediye sınırlarına dahil edildiği; 15/02/2010 tarihinde yapılan keşif sırasında parsel üzerindeki muhtesatların duvar, otopark, bina olarak gözlemlenip fotoğraflandığı, sunulan bilirkişi kurulu raporunda; duvar bedeli, otopark inşaat bedeli, bina inşaat bedeli olarak ayrı ayrı değerlendirildiği, İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün yazısından 21/11/2012 tarihinde inceleme yaptırıldığı, kaba inşaatın yıkıldığının, kaçak yapı olmadığının tespit edildiğinin bildirildiği ve yerin fotoğraflandığı anlaşılmaktadır.Mahkemece; davacının, 624/19200 payını satın aldığı taşınmazın üzerine yaptırdığı yapıların kaçak olup olmadığı, ekonomik değer taşıyıp taşımadığı konusu aydınlığa kavuşturulmadan, belirsiz bırakılarak, hüküm oluşturulmuştur.3194 sayılı İmar Kanununa göre; her türlü bina yapımı, yerel idarelerden izin alınmasına bağlıdır. Hukuk Genel Kurulunun 17.11.1999 gün ve Esas: 1999/15-653, Karar: 1999/965; 04.04.2001 gün ve Esas:2001/15-305, Karar:2001/336 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; İmar Kanunu kamu düzeni ile ilgili olup, emredici hükümler taşıdığından, mahkemelerce re'sen gözönünde bulundurulmalıdır. İmar Kanununa aykırı yapılan her türlü inşaatın yıkılması gerekeceğinden, yaratılan değerlerin hukuken korunması söz konusu olamayacağı gibi; kanuna aykırılık devam ettiği sürece, bu nitelikteki bir binadan dolayı, hangi hukuksal nedene dayalı olursa olsun, hak talebinde de bulunulamaz. Bu nedenle, somut olayda, kaçak inşaatın bulunup bulunmadığının varsa ruhsata bağlanmasının hukuken mümkün olup olmadığının da ayrıca araştırılıp, saptanması zorunludur.Yargıtayın yerleşik görüşü de aynı yöndedir. (HGK 2009/15-178 E.-242 K.sayılı ve 2009/13-208 E.-230 K.sayılı ve 03/06/2009 tarihli, 3.HD 2014/1318 E–2014/8880 K.sayılı ve 04/06/2014 tarihli kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir).Mahkemece; eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.