Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16956 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10752 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 6. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 19/07/2013NUMARASI : 2012/422-2013/919Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesi ile; davalı tarafından 2006 yılında hükmedilen aylık 200,00 TL iştirak nafakasının halen tarafına ödendiğini, bu nafakaya hükmedildiğinde 8.sınıf öğrencisi olduğunu, şu anda Y.. B. Üniversitesi Makine Mühendisliği 1.sınıfta okuduğunu, yurtta kaldığını, aylık 171,00 TL yurda verdiğini, öğle yemeklerini cebinden karşıladığını, günlük 2,60 TL yol parası ödediğini, annesinin Merzifon ilçesinde öğretmenlik yaptığını, 1878,72 TL geliri olduğunu, davalı babasının emekli subay olduğunu, ancak gelirini bilmediğini, nafaka artırım taleplerinin sonuçsuz kaldığını, lehine 600,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; 2003 yılında yeniden evlendiğini, 2005 ve 2007 doğumlu iki oğlu daha olduğunu, çocuklarının servis ücretine eşdeğer olan servis bedeli kadar kredi çekerek araç aldığını, aylık 624,00 TL kredi ödediğini, 207,00 TL nafaka kesintisi hariç 1.185,30 TL maaşı kaldığını, kar getirmeyen, vergilerini 6111 sayılı yasa uyarınca yapılandırdığı butik danışmanlık şirketinin olduğunu, 600,00 TL kira ödediğini, zor şartlarda yaşantısını devam ettirdiğini, durumu düzelinceye kadar artış talebinin ertelenmesini ya da ödeyebileceği ölçüde artış yapılmasını talep etmiştir.Mahkemece; davacının yardım nafakası talebinin 500,00 TL yönünden kabulü ile, dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL yardım nafakasının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir.TMK.nun 328.maddesi gereğince, anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ancak çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; davacının davalının oğlu olduğu, Y.. B.. Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde 1.Sınıfta okuduğu, yurtta kaldığı, annesinin öğretmen olduğu ve 1878,12 TL maaş aldığı , davalının Emekli Binbaşı olduğu ve 1350,00 TL aylık gelirinin bulunduğu, davalının davacı dışında bakmakla yükümlü olduğu ilköğretim çağında iki oğlunun daha bulunduğu tespit edilmiştir.Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı fazla olup, TMK.'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.O halde mahkemece yapılacak iş tarafların ekonomik sosyal durumları değerlendirilerek, davacının giderleri ile, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde dava dışı annenin de davacının masraflarına katlanma yükümlülüğü dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi de gözetilmek sureti ile uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.