MAHKEMESİ :ASLİYE ... MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili 1997 tarihli dava dilekçesinde; davacıların murisi .......'ın,.....'ın mirasçısı olduğunu, ............'ın dava konusu arsadaki hissesinin ....04.1965 günü davalı ...'a satıldığını, daha sonra bu hissenin davalı .....'e devredildiğini, içlerinde davacıların murisi .........'ın da bulunduğu ............ mirasçılarının davalılar aleyhine tapu iptali ve tescil davası açtıklarını, davayı kazandıklarını, kararın kesinleştiğini ancak bu sırada taşınmazı dava dışı .......kamulaştırdığı için taşınmazın müvekkilleri adına tapuya tescili imkanının ortadan kalktığını, kamulaştırma bedelini davalıların aldığını, davacıların zararının kamulaştırma bedeline yasal faiz uygulanarak karşılanamayacağını belirterek; munzam zarar karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 88.000.000.000 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacılar vekili iş bu dava dosyasıyla birleştirilen dosyanın ....03.2010 tarihli dava dilekçesinde ise; davalılar aleyhine açtıkları davanın derdest olduğunu, bu davada bilirkişilerden alınan raporda; müvekkillerinin davalılardan 249.340,95 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, o davada talep ettikleri 88.000,00 TL'nin bilirkişi raporuyla tespit edilen rakamdan tenziliyle 161.340,95 TL'nin 07.01.1998 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak yasal faiziyle tahsilini ve ilk davada talep edilen 88.000,00 TL'nin bu dava tarihine kadar işlemiş faizi olan 376.574,90 TL'nin dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir..Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın hissedarı ..............'ın sağlığında taşınmazdaki payını ...'a sattığını, tapuda tescil işlemini gerçekleştirmek için eşi ...........'a vekalet verdiğini, ...........'ın eşi ............'ın ölümümden sonra bu vekaletnameyle tapuda satış işlemini gerçekleştirdiğini, satış bedelini de aldığını, ...........'ın mirasçısı olan davacıların satış bedeli kadar sebepsiz zenginleştiklerini savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; 24.....2006 tarihli ilamla; davanın kabulü cihetine gidilmiş, 88.000 YTL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacılara veraset belgesindeki payları oranında verilmesine, faize yönelik talebin olmadığı, faiz talebinin ayrı bir dava ile açılıp harcı yatırılarak takip edilmediği anlaşıldığından buna yönelik sonraki talebin kabule şayan bulunmadığından reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalılar vekili temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep etmiştir.Dairemizin ........2007 gün; 2007/10507 E.; 2007/17434 K. sayılı ilamıyla; "...davacılar kamulaştırma bedelini faiziyle isteyebilirler. Bundan ayrı temerrüd faizini aşan ve davalıların kusurlarıyla sebebiyet verdikleri zararlarını da talep edebilirler. Kamulaştırma tarihinde taşınmazın tapu kaydı davalılar üzerinde bulunduğundan, davacıların kamulaştırma bedelinin artırılmasını talep etme ve dava açma durumu da sözkonusu olmamıştır. Bu nedenle davacıların munzam zarar alacağı olarak, taşınmazın kamulaştırma tarihindeki kaim değeri ve değerin alım gücünün denkleştirici ... ilkesi gereğince, dava tarihindeki ulaştığı miktarı bulunup, bu miktardan kamulaştırma bedeli ve dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamı mahsup edildikten sonra kalan miktarı almalarının hakkaniyete uygun çözüm yolu olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, taşınmazın dava tarihindeki değeri esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması açıklanan nedenlerle doğru görülmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozmaya uyma kararı veren mahkemece 30.....2010 günü; "davanın ve birleştirilen davanın kabulüyle 249.340,95 TL'nin birleştirilen dava tarihi olan ....03.2010 tarihinden itibaren davanın konusuna ve tarafların sıfatına göre yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan alınarak davacılara veraset belgesindeki payları onanında verilmesine, davalı Mehmet Yazıcı hakkındaki davanın atiye terkedilmiş olması nedeni ile bu davalı hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dairemizin ....03.2011 gün, 2011/3381 E.; 2011/4506 K. sayılı ilamıyla; "davacılar vekilinin bütün, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak mahkemece; bozmaya uyulmuş olmakla birlikte, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Zira, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın kamulaştırma tarihindeki kaim değeri ve bu değerin alım gücünün denkleştirici ... ilkesi gereğince, dava tarihindeki ulaştığı miktarı bulunurken; yeni ve eski para karıştırılarak, paradan ... sıfır atıldığı dikkate alınmadığı gibi bozmada belirtilen hususlarda da işlem yapılmamıştır. Bulunan miktardan kamulaştırma bedeli ve dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz miktarı toplamı mahsup edildikten sonra kalan miktarının hüküm altına alınması gerektiği de düşünülmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyularak ....05.2013 günü; taleple bağlı kalınarak 88.000,00 TL tazminatın davalı ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak ....03.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacılara veraset ilamındaki payları oranında ödenmesine, ilk hükümle davalı Mehmet'e yönelik davanın atiye terk edilmesi sonucu hüküm tesisine yer olmadığına karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın işlemiş faiz ve asıl dava tarihi itibariyle faiz talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava; munzam zararın tazmini istemine ilişkindir.Bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nun 297.maddesinde düzenlenmiştir. HMK’nın 297.maddesi (HUMK m.388 ) gereğince mahkemece; kararın hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Açıklanan bu hüküm, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir.Öte yandan davaların birleştirilmesi durumunda sadece yargılama süreci birleştirildiğinden, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, birleştirilen dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti, delilleri kararda belirtilip, değerlendirilip, asıl ve birleşen her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Somut olayda; asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. Bu haliyle kurulan hüküm HUMK'nın 388 ve HMK'nın 297. maddesine uygun değildir. Hal böyle olunca mahkemece; her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, bu ilke göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Diğer taraftan; hüküm başlığında davalı olarak ...'ın ismi bulunmasına rağmen hükümde tazminatın davalı ... mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 28.maddesi gereğince gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti, ölümle sona erer. Hak ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil taraf ehliyetidir. Bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur. Ölü kişi aleyhine hüküm tesis edilemez. Mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar; tarafın ölümüyle konusuz kalmaz, bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı veya mirasçılar tarafından devam edilir. Ölen tarafın mirasçıları davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler. Hüküm; ölen taraf adına değil; mirasçılar adına verilir.6100 sayılı HMK'nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı gereğince de taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahip olup, bu hak gereğince de mirasçılara tebliğ işleminin yapılması gereklidir. Hal böyle olunca davalı ... ölmüş ise mahkemece yapılacak iş; tüm mirasçılarını tespit edip, davetiye göndererek mirasçıların davaya iştiraklerini sağlamak, bu şekilde taraf teşkilini gerçekleştirmek suretiyle davaya devam ederek, hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır. Yukarıda açıklanan bozma nedenlerine göre; sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine gerek görülmemiştirBu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.....2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.