Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16951 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7062 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2010/331-2013/585Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı kooperatife, davalı belediye tarafından Çankaya İlçesi, Beytepe Mahallesi, ... parselden arsa tahsis edildiğini; ancak, daha sonra Belediye Encümeninin 01.08.2002 tarih ve 3432 sayılı kararı ile tahsis kararının iptal edildiğini; encümen kararının iptali talebi ile açılan davanın Ankara 6. İdare Mahkemesinin 26.03.2004 tarih ve 2002/1721 Esas, 2004/403 Karar sayılı ilamıyla reddedildiğini, Danıştay 8. Dairesi tarafından 24.10.2006 tarihli karar ile onanarak kesinleştiğini; davacı tarafından, tahsisin başka bir yerden yapılması için davalıya başvurulduğunu, davalı tarafından herhangi bir cevap verilmemesi üzerine, 18.04.2008 tarihli yazı ile davacının 26.10.1995 ve 09.11.1995 tarihlerinde yatırdığı toplam 10.755.000.000,00 TL nin m² birim değeri üzerinden hesaplama yapılarak geri verilmesini talep ettiğini; fakat, davalının 06.03.2009 tarih ve 3381 sayılı yazısıyla, davacı tarafından yatırılan paradan yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan 10.674,30 TL nin 31.12.2007 tarihinde Belediye hesabına gelir kaydedildiğini ve iadesinin mümkün olmadığının bildirildiğini; bu işlemin iptali için Ankara 15. İdare Mahkemesinde dava açıldığını, 14.10.2009 tarih ve 2009/494 Esas, 2009/1225 Karar sayılı ilam ile işlemin iptal edildiğini; davalının, mahkeme kararının tebliğinden sonra 29.04.2010 tarihinde davacının hesabına 10.775,00 TL yatırdığını; 1995 yılında yatırılmış bulunan meblağın 2010 yılında aynı tutarda iadesinin davacının zararına yol açtığını, tahsisin iptalinde davacının kusurunun bulunmadığını, 15 yıl önce 87,700 m²'lik bir arazinin tahsisi için ödenmiş tutarın bugünkü metrekare değeri olan 170,00 TL ile hesaplandığında (87,700 x 170,00 TL = 14.790.000,00 TL) davacının ondört milyon yediyüz doksanbin Türk Lirası zararının bulunduğunu; ödenen tutarın TEFE'ye göre güncellendiğinde ise 645.655,60 TL lik bir meblağa ulaşıldığını; zarar tutarı olarak bu rakamların mahkemece kabul görmemesi halinde ise, 15 yıl önce ödenmiş bulunan paranın faizsiz geri verilmesi düşünülemeyeceğinden alacağa yasal faiz işletildiğinde 55.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, yetki; derdestlik, husumet, görev, zamanaşımı itirazında bulunmuş, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, 1.073.814,21 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bu bedelin 55.000,00 TL sine dava tarihinden, 1.018.814,21 TL sine 21.10.2013 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda; Maliye Hazinesine ait olan dava konusu taşınmazın, 17.1.1994 tarihinde A...ı Konut Yapı Kooperatifine tahsis edildiği, 24.3.1994 tarihinde Hazineden devralındığı, 6.9.1995 tarihinde davalı Belediye adına tescil edildiği, 25.9.1995' te ise Belediye Başkanının Olur'uyla davacı G... Yapı Kooperatifine ön tahsis yapıldığı, 26.9.1995'te ise buna ilişkin sözleşme yapıldığı, G... Yapı Kooperatifinin tahsis karşılığında 26.10.1995 ve 09.11.1995 tarihlerinde toplam 10.755 TL ödediği; bunun üzerine, A... Yapı Kooperatifinin tapu iptal ve tescil davası açtığı, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesince taşınmazın A... Yapı Kooperatifi adına tesciline, müdahil G... Yapı Kooperatifi bakımından davanın reddine karar verildiği, hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince kararın bozulduğu; buna göre, A... Yapı Kooperatifinin G.. Yapı Kooperatifine göre öncelikli şahsi hakkının bulunduğunun belirtildiği, tahsise konu yerin 3. Toplu Konut Alanı Nazım planı kapsamında kalmakla henüz parselasyon planlarının yapılmadığını, bu aşamada kooperatif adına tescil yapılamayacağının ifade edildiği; yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verildiği ve anılan kararın, 21.9.2001 tarihinde onandığı ve 15.11.2001 tarihinde kesinleştiği; bu karardan sonra, 1.8.2002 tarihinde davalı Belediye'nin G...Yapı Kooperatifine yapılan tahsis kararının iptaline ve arsa bedelinin iadesine karar verdiği, bu karara karşı Gökyurt Yapı Kooperatifinin idare mahkemesine dava açtığı, dava sonucunda Ankara 6. İdare Mahkemesince, 26.3.2004 tarihinde, A... Yapı Kooperatifine yapılan tahsis kaldırılmadan başka kooperatife tahsis yapılmasının uygun olmadığı gibi Başkan Olur'uyla tahsis yapılmasının da hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle ön tahsisin iptali ve bedelin iadesi işleminin hukuka uygun olduğuna karar verildiği; söz konusu kararın, Danıştay 8. Dairesi tarafından 24.1.2006 tarihinde onandığı; davacının, 18.4.2008 tarihinde Belediye'ye başvurarak, ya Eskişehir yolunda arsa tahsisi yapılmasını ya da m2 si 170 TL’den hesaplanarak bedelin iadesini talep ettiği, davalı Belediye tarafından 6.3.2009 tarihli yazıyla, 5 yıl içinde bedel talep edilmediğinden 31.12.2007 tarihinde paranın irad kaydedilmesine karar verildiğinin bildirildiği, bu işlemin 14.10.2009 tarihinde Ankara 15. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi ve 30.5.2012 tarihinde kararın onandığı, 29.4.2010 tarihinde davalı Belediye tarafından davacıya 10.755 TL'nin iade edildiği anlaşılmaktadır.Davacı vekili, 11.10.2013 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 1.073.814,21 TL ye yükseltmiştir.Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, denkleştirici adalet kuralına göre, ödenen paranın iade tarihi olan 29.4.2010 tarihi itibarıyla, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, asgari ücretteki artış ve mevduat faizler oranları ortalaması alınarak, 1.073.814,21 TL’nin davacıya iadesinin gerekeceği belirtildiğinden; davanın kabulüne karar verilmiştir.Geçersiz sözleşmelere göre verilenlerin iadesi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı (geçerli) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının sebebi zarar değil, alacaklının (davacının) mal varlığında meydana gelen eksilmedir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Geçersiz sözleşme gereğince, diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, bedelin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Davacı, ödediği bedelin ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki ulaştığı değeri isteme hakkına sahiptir. Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2002/1721 Esas, 2004/403 sayılı Kararı gereğince ön tahsis kararının iptali ve bedelin iadesi işleminin hukuka uygun olduğuna dair verilen kararın kesinleştiği tarih, ifanın imkânsız hale geldiği tarih olup, davacı ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki ulaştığı değeri isteme hakkına sahiptir. Denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.Bu amaçla, çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle, az olan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs. ortalamaları alınmak suretiyle, ulaşacağı alım gücü yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında ve bu konuda uzman bilirkişi kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmelidir. Öyle ise mahkemece; bu ilke ve esaslar gözetilerek, Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2002/1721 Esas, 2004/403 sayılı Kararının kesinleşmiş bir sureti celbedilerek, denkleştirici adalet ilkesi doğrultusunda, davacının ödediği 10.755 TL bedelin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki ulaştığı değer itibarıyla güncellenmesi konusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor alınıp, (davacının tahsil ettiği 10.755 TL'nin de düşülmesinden sonra) hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ve denetime elverişli olmayan rapor esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.