MAHKEMESİ : BURSA 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 11/02/2013NUMARASI : 2012/160-2013/43Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin, davalı şirketten elektrik satın aldığını; davalının düzenlediği faturaların düzenli olarak ödendiğini, bu faturalara kayıp kaçak bedeli yansıtılarak tahsil edildiğinin anlaşıldığını; bunun ise, başkasının kaçak olarak kullandığı kaçak elektrik bedelinin dürüst davrananlardan tahsili sonucunu doğurduğunu; davacının kaçak elektrik kullanmadığını, 14/06/2011 tarihli faturadan 17/12/2011 tarihli faturaya kadar toplam 18.761,83 TL kaçak-kayıp bedelinin tahsil edildiğini belirterek; her faturanın son ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılara yansıttıkları tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini, bunun 4628 sayılı EPK'nu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, diğer tarife uygulama tebliğleri ve Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlenmesi kapsamında düzenlemeye tabi unsurlar ve Raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ Hükümleri dikkate alınarak belirlendiğini; 2011 yılı için geçerli olan tarifelerin 28/12/2010 tarih 2999 sayılı EPDK kararıyla belirlendiğini, bu karardan önceki yıllarda perakende enerji bedeli içerisinde olan kaçak kayıp bedeli ile perakende satış hizmet bedeli kapsamında alınan sayaç okuma bedelinin ana bedellerinden ayrılarak, faturalarda ayrı ayrı gösterilmesine karar verildiğini; 4628 sayılı EPK'nun 13/1 maddesinde kurul kararlarının herkesi bağladığının belirlendiğini, davalı şirketin de kurul kararlarına uyduğunu, kararları belirleyici olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalı Kurumun, davacıdan kayıp-kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için, davaya konu edilen bedellerin incelenmesinde ve yasal dayanaklarının açıklanmasında yarar vardır.Kayıp-kaçak bedeli; elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin, kayıp/kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.Kayıp-kaçak bedeli; 20/02/2001 tarihli 4628 Sayılı Kanunun 1/1., 4/1., 10/05/2006 tarihli 5496 Sayılı Kanunun 6., geçici 9., 14/03/2013 tarihli 6446 Sayılı Kanunun 1/1.,5/4., 17/1., 4., 27., geçici 1., maddeleri ve bu kanunların temel amaçlarına uygun şekilde çıkarılan yönetmelikler ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak alınan EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde alınmaktadır.Yukarıda yasal dayanakları açıklanarak, detaylı olarak belirtildiği üzere kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; kanunun temel amaçları gözönünde bulundurularak, EPDK tarafından çıkarılan kurul kararları ve tebliğleri ile belirlendiği anlaşılmaktadır.Herşeyden önce; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesine göre; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir."Bundan başka; 20/01/2001 tarih 4628 sayılı ve 14/03/2013 tarih 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunlarının; Amaç, Kapsam ve Tanımlar başlıklı 1.maddelerinin 1.fıkralarında; "Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre fâaliyet gösteren, mâli açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetim yapılmasının sağlanmasıdır". hükümleri yer almaktadır.Bundan ayrı olarak; 22/09/2002 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin; 31.maddesinde "müşterilerin yeterli, verimli, güvenli, sürekli ve ekonomik hizmet almalarını ve hizmet seçeneklerini öğrenmelerini teminen her türlü bilgilendirme fâaliyeti, ilgili tüzel kişiler tarafından ilgili mevzuata uygun olarak yerine getirilir".Aynı Yönetmeliğin 33.maddesinde; "bu yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda, Kanunun 11.maddesi ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna ilişkin diğer mevzuat hükümleri uygulanır".08/05/2014 tarih 28994 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin, Tüketicilerin bilgilendirilmesi ile tüketici hakları ve zararların tazmini başlıklı 19.maddesinin 6.bendinde; "Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan tüketicilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır”. hükümlerine yer verilmiştir.Arzedilen mevzuat hükümleri çerçevesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna (dağıtım şirketleri tarafından arzolunacak) elektrik satışlarında uygulanacak fıyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği tartışmasızdır.Ancak; ilgili mevzuatta amaçlanan husus 1 kw elektrik enerjisinin kullanıcılara ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği açıktır.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli adı altında bir bedel tahsil etmişlerdir.Ancak, yukarıda açıklandığı üzere tebliğler ve yönetmeliğin dayanağı olan 4628 ve 6446 sayılı Kanunlarda, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir tarife ve fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK Kurul Kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları kayıp-kaçak bedelinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir. Oysa ki; Türkiye Cumuriyeti Anayasasının 73.maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı da ortadadır. Nitekim, elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payı da Kanunla getirilmiş ve Kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmektedir. Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları çerçevesinde getirildiği ve EPDK Kurul Kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmemektedir.Nitekim; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı söylenemez.Bundan ayrı olarak; elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan dağıtım şirketlerine aittir.Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedelle ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca Kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulü mümkün değildir. Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek; kayıp-kaçak bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davacının talep ettiği dava konusu bedelin miktarı ve hesaplanması hususunda uzman bilirkişiden rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; aksi gerekçelerle, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.