MAHKEMESİ : İNEGÖL AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 25/02/2015NUMARASI : 2014/130-2015/110Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; davacının işini kaybettiğini, herhangi bir işte çalışmadığını, kirada oturduğunu, boşanmaya dair hüküm sırasında tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmadan yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, kendi geçimini dahi zor temin ederken fahiş miktarda nafaka ödemesinin mümkün olmadığını; davalının ise, ekonomik durumunun iyi olduğunu, kira ödemediği gibi sahibi olduğu taşınmazdan kira gelirinin bulunduğunu, yoksul olmadığını ileri sürerek; İnegöl 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin(Aile Mahkemesi Sıfatıyla)2011/773 esas 2012/730 karar sayılı ilamıyla hükmedilen 750,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılmasına, aksi takdirde nafakanın aylık 200,00 TL ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davalının müşterek çocukların giderlerini karşıladığını, davacının işini kaybettiğinin doğru olmadığını, boşanma davasındaki gizli araştırmada gerçekte kendine ait işyerini R. B. isimli işçisinin üzerine yaptığı, işin başında kendisinin olduğunun tespit edildiğini, adına kayıtlı 6 taşınmazın olduğunu, kirada oturmadığını, mali durumunda azalma olmadığını; davalının ise, yoksulluğunun ortadan kalkmadığını, kira gelirinin bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile; İnegöl 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin(Aile Mahkemesi Sıfatıyla)2011/773 esas 2012/730 karar sayılı ilamıyla hükmedilen 750,00 TL yoksulluk nafakasının 250,00 TL azaltılarak karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL takdir edilen tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bu tedbir nafakasının hüküm kesinleşme tarihinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması ve azaltılması istemine ilişkindir. TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını veya azaltılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durum, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.TMK.nun 176/4.maddesine göre ise; Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.Dosyanın incelemesinde; 20/03/2014 tarihli emniyet araştırmasına göre, davacının emekli olduğu, serbest çalıştığı, 1.000,00 TL emekli maaşı, serbest çalıştığı işten 1.000,00 TL gelirinin bulunduğu, aylık 450,00 TL kira ödediği, iki kardeşi ile müştereken 4 adet dükkan ve 1 dairesinin olduğu, dairede babasının yaşadığı, dükkan gelirlerini babasının aldığı, 21/07/2014 tarihli gizli araştırmada ise; davacının, .......... mobilya isimli işyerinin fiilen patronu olduğu, işin başında aktif olarak kendisinin bulunduğu, işyerini yanında çalışan R. B. isimli kişiye devrettiği, tapu kayıtlarına göre adına kayıtlı paylı 1 mesken ve 4 adet işyerinin olduğu, boşanma davasındaki gizli sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre ise, aylık 4.000,00 TL gelirinin bulunduğu, çalıştığı işyerinin fiilen patronu olduğu tespit edilmiştir.Davalının sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre; çalışmadığı, oğlu ile yaşadığı, kendine ait iki evi olduğu, 350,00 TL kira gelirinin bulunduğu, boşanma davasında yapılan araştırmada ise; ev hanımı olduğu, 2 oğlu ve 1 kızı ile yaşadığı, kendi evinde oturduğu, bir evinin daha olduğu belirlenmiştir.O halde; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilemediğinden; boşanma davasında belirlenen yoksulluk nafakasının indirilmesi hakkaniyete uygun olmayıp; mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının yazılı şekilde indirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre de; hüküm fıkrasında hükmün kesinleşme tarihine kadar tedbir nafakasına hükmedildiği belirlenmekle; davanın yoksulluk nafakasının azaltılmasına ilişkin olduğu ve devam eden yoksulluk nafakası mevcut bulunduğu gözetilmeden; yazılı şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.