MAHKEMESİ : SİLİVRİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2013NUMARASI : 2011/340-2013/453Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, taraflar arasında ortaklık ilişkisi bulunduğunu, müvekkili tarafından davalıya teminat amacıyla 45.000,00 TL meblağlı çek verildiğini, ortaklık ilişkisi devam etmesine rağmen, davalı tarafından çeke ilişkin olarak Silivri 2.İcra Müdürlüğünün 2011/1953 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının davalıya borçlu olmadığını ileri sürerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davacı lehine %40'dan aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında ortaklık ilişkisi bulunmadığını, dava konusu olan 45.000,00 TL meblağlı çekin, davacıya müvekkili tarafından verilen borcun karşılığı olduğunu belirterek, davanın reddi ile birlikte davacı aleyhine %40'dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddi ile davacının takibe haksız olarak itiraz ettiği anlaşılmış olmakla takip konusu bilirkişi raporunda belirtilen 50,986.26 TL alacağın %40'ı oranında toplam 20.394,50 TL inkar tazminatının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.)Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nun 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar.Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.Somut olayda, taraflar arasında imzalanan tarihsiz adi ortaklık sözleşmesi gereğince, davacı İ.. Ç.. adına vergi dairesine kayıtlı bulunan, 100.000,00 TL sermayeli işyerine davalı M.. M.. %50 hisse ile (50.000,00 TL) ortak olmuş olup, davalı M...'nın davacı İlhan'a 45.000,00 TL'yi peşin ödeyeceği, kalan 5.000,00 TL'yi de ilk toplanan cirodan ödeyeceği, davacı İ...'ın davalı M..'ya teminat olarak çek vereceği, çekin başkasına ciro edilemeyeceği kararlaştırılmıştır.Silivri 2.İcra Müdürlüğünün 2011/1953 esas sayılı icra dosyasının incelenmesi sonucunda; alacaklı M.. M.. tarafından borçlu İ.. Ç.. aleyhine 07.03.2011 tarihinde toplam 51.780,00 TL'nin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile icra takibi başlatıldığı, takip konusunun İ.. Ç.. tarafından M.. M.. lehine keşide edilen A...-Kuşadası şubesinin 05.09.2010 tarihli ve 45.000,00 TL meblağlı çeki olduğu, borçlu İ.. Ç.. tarafından 30.03.2011 tarihinde mal beyanında bulunulduğu, ayrıca takibe konu çekin teminat olarak verildiğinin ve takibe ilişkin borçlu olmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.Her ne kadar davalı, davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu kabul etmemiş ise de, davalının ortaklık sözleşmesini imzaladığını kabul etmesi karşısında, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunun kabulü zorunludur.İcra takibine konu olan çekin, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesi gereğince teminat olarak verilen çek olduğu ve taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin devam ettiği konusunda da herhangi bir şüphe yoktur.Mahkemece, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin devam ettiği, dava konusu çekin teminat amacıyla verildiği ve teminatın paraya çevrilmesinin koşulu olan adi ortaklık ilişkisinin sona ermediği dikkate alınarak, davacının dava konusu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.