MAHKEMESİ : İSTANBUL 14.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2014NUMARASI : 2010/589-2014/80Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; taraflar arasındaki Sarıyer Aile Mahkemesinin 2008/550 esas sayılı boşanma davasında, 24/10/2008 tarihli ara kararla müşterek iki çocuk ve davacı adına toplam 4.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini; Kasım 2008-Mart 2009 arası nafakaların davalı tarafından ödenmediği gerekçesiyle icra takibi başlattıklarını, davalının icra takibine kötüniyetli itiraz ettiğini ileri sürerek; Sarıyer İcra Müdürlüğünün 2009/2054 esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline ve davalı aleyhine %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafından daha önce başlatılan icra takipleri nedeniyle derdestlik itirazında bulunduklarını, zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalının 2007 yılı Ağustos ayından itibaren gerek davacı gerek müşterek iki çocuk için maddi ve manevi katkı sağladığını, 13/06/2008 tarihinden itibaren davacıya direk ya da kullanımına sunmuş olduğu nakit bedel ve fatura ödemelerinin nafaka borcundan mahsubu gerektiğini, davalı tarafından yapılan ödemelerin nafaka miktarını fazlasıyla karşıladığını, henüz muaccel olmayan alacağa faiz yürütülemeyeceğini savunarak; davanın reddine ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davacının banka hesaplarına yatırılan nakit, konuta ait kira, konutun elektrik, su ödemelerinin açıkça nafakaya ilişkindir denilmese de nafaka ödemesi niteliğinde kabul edilerek itirazın haklı olduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; birikmiş nafaka alacaklarının tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda; taraflar arasında görülen Sarıyer Aile Mahkemesinin 2008/550 esas sayılı boşanma davasında, 24/10/2008 tarihli ara kararla müşterek iki çocuk adına ayrı ayrı 1.000,00 TL, davacı adına 2.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, davacının bu karara istinaden Sarıyer İcra Müdürlüğünün 2009/2054 esas sayılı takip dosyasıyla 13/11/2008-13/03/2009 tarihleri arasındaki nafaka bedelleri dayanak yapılarak 20.000,00 TL asıl alacak, 575,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.575,00 TL miktar üzerinden davalıya karşı icra takibi başlattığı, davalı vekili tarafından alacaklıya yapılan nakdi ve malen ödemelerin nafakaya karşılık yapıldığı, borç bulunmadığı beyan edilerek itiraz edildiği anlaşılmıştır.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; kira, yakıt, su, elektrik giderleri, banka hesaplarına gönderilen ve müşterek çocuklara sanal markette yapılan ödemelerin hesaplanması neticesinde; davalının Kasım 2008-Mart 2009 döneminde tedbir nafakası borcuna mahsuben yaptığı ödemenin 24.900,64 TL lik kısmının borcu karşıladığı, davacının bankadan yapılan ödemelerin 5.000,00 TL lik kısmına yaptığı itirazın kabulü halinde tedbir nafakası borcuna karşılık ödeme miktarının 19.900,64 TL olabileceği tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı tarafından yapılan ödemelerin nafaka borcuna karşılık yapılıp yapılmadığına ilişkindir. Davalı tarafından; davacı ve müşterek çocukların oturduğu daire için kira, aidat, yakıt, su, elektrik giderlerine ilişkin olarak yapılan ödemelerin, nafakaya mahsuben ödendiğine dair bir açıklama bulunmadan nafakaya mahsuben yapıldığı kabul edilemez.Zira, davalı baba, TMK'nun 327/1.maddesi gereğince; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamak zorundadır. Ayrıca, yapılan bu ödemeler ahlaki bir görevin yerine getirilmesi niteliğindedir.Öte yandan, davalının banka kanalıyla davacı tarafa gönderdiği bir kısım ödemelerin bulunduğu, dosyaya ibraz edilen belge fotokopilerinden anlaşılmakta olup, bunların nafaka borcunun hesabında nafakaya mahsuben yapılıp yapılmadığı tespit edilmelidir. Yapılan bu ödemelerde; açıkça “nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama” mevcut bulunduğu takdirde nafaka borcunun hesabında dikkate alınması ve nafaka alacağından mahsup edilmesi gerekir. Aksi taktirde ise; yapılan ödemelerin nafaka borcuna karşılık yapılmadığı kabul edilerek, nafakadan mahsup edilmemesi gerekmektedir. Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler esas alınarak, davalı tarafından banka kanalıyla yapılan ödemelerin nafakaya mahsuben yapılıp yapılmadığı da araştırılarak, bu konuda uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucunda, (yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre) yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.