MAHKEMESİ : HALFETİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2012/246-2014/534Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacıların murisi Y. K.'nun 25/02/2010 tarihinde arazide çobanlık yaptığı sırada davalıya ait yüksek gerilim direğinden aşağıya doğru sarkan tele dokunmak suretiyle temas etmesi ve elektrik çarpması sonucu vefat ettiğini, davalı kurumun periyodik bakımları yapmadığı, gerekli özeni göstermediği ve tedbirsizliği nedeniyle olayın meydana geldiğini, davalının sorumluluğunun bulunduğunu, olay sonrasında davacıların üzüntü ve korku yaşadığını belirterek, davacı anne S. K. yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminat ve 20.000,00 TL manevi tazminat, diğer davacı 5 kardeş yönünden ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayın meydana gelmesinde davalı kurumun kusurun bulunmadığını, hattın mevzuata uygun şekilde yıllardır aynı yerde yer aldığını, müteveffanın gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden kusurlu olduğunu, kendi kusurundan dolayı başkasına zarar tazmin ettirilemeyeceğini, olay öncesinde hattın problemli olduğuna ilişkin başvuru yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davalının sorumluluğu altında bulunan elektrik direği ve enerji hattı ile ilgili dosya içeriğinde aleyhine herhangi bir somut belge olmaması, hizmet kusuru işlemediği ve kusursuz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davalı şirket, bölgedeki elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet varlığı ve niteliği itibariyle tehlike ve dolayısıyla zarar ihtimali taşıdığından davalı şirketin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Borçlar Yasasının 58/1.maddesi gereğince imal olunan bir şeyin sahibi o şeyin korunmasındaki kusurundan dolayı oluşan zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.BK. m. 58'de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gerekir. Anılan maddedeki sorumluluk kusura dayanmayan kusursuz sorumluluk hallerinden olup, yapı eseri sahibi ancak davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığının ispatı halinde sorumluluktan kurtulabilir.Bu sebeple, sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk gerçekleşmiş olacağından bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır. (Prof.Dr. Fikret Egen, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı, Cilt 2 sy.14-15)Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Halfeti Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/78 sayılı soruşturma dosyasındaki olay yeri krokisine göre davacıların murisi Yavuz Kuzucu'nun ölümüne sebebiyet veren telin demir kafese bağlantısının bulunduğu, demir kafese ilişkin gerekli tedbirlerin alındığının tespit edilmediği görülmekle davalı şirketin faaliyeti ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalı şirketin zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece benimsenen kusur raporunda ise; ölenin olayda % 100 kusurlu olduğu, davalının hizmet kusuru işlemediği ve kusursuz olduğu belirtmiştir.HMK. 281/2, 3.maddesinde; "mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi tayin edeceği duruşmada sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yani görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir", 282.maddesinde; "Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir" düzenlemesi yer almaktadır.Mahkemece, HMK. 281.maddesine aykırı olacak şekilde bilirkişi raporunun uğradığı itirazlar karşılanmadan karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.Bu durumda mahkemece önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile davalı şirketin kusursuz olarak sorumlu olduğu, olayın meydana gelmesi sonucunda ortaya çıkan zarar ile davalı şirketin faaliyeti arasında illiyet bağı bulunduğu gözetilerek davacı tarafın itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınarak kusur durumlarının tereddüde yer vermeyecek şekilde tespiti gerekirken, itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.