Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16922 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21027 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : HALFETİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2012/245-2014/533Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacıların çocuğu ve kardeşi A. C. 'un 30/04/2011 tarihinde evlerinin damında oynarken 1 metre üzerinden geçen ve davalıya ait yüksek gerilim hattına yaklaşması, temas etmeden elektrik akımına kapılması sonucu ağır yaralandığını, vücudunda kalıcı maluliyet meydana geldiğini, davalı kurumun periyodik bakımları yapmadığı, gerekli özeni göstermediği ve tedbirsiliği nedeniyle olayın meydana geldiğini, davalının sorumluluğunun bulunduğunu, dava konusu elektrik tellerinin yerleşim birim içinde, evlere çok yakın, bakımsız ve kontrolsüz olduğunu, olay sonrasında davacıların üzüntü ve korku yaşadığını belirterek davacı A. C. yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 1.000,00 TL kalıcı işgöremezlik tazminatı, 1.000,00 TL bakıcı gideri ve 50.000,00 TL manevi tazminatın, davacılar anne ve baba yönünden ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminatın, diğer davacı kardeşleri Ferhat, Emine, Merve ve Halise yönünden ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayın meydana gelmesinde davalı kurumun kusurun bulunmadığını, hattın mevzuata uygun şekilde yıllardır aynı yerde bulunduğunu, kazazedenin gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden kusurlu olduğunu, kendi kusurundan dolayı başkasına zarar tazmin ettirilemeyeceğini, olay öncesinde hattın problemli olduğuna ilişkin başvuru yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, olayın gerçekleştiği inşaatın ruhsatsız olarak A. Y. isimli kişi tarafından yapıldığı, yapımına ara verilen inşaata girilmemesi için gerekleri önlemleri almadığı, inşaatın elektrik hattına yakınlaşması halinde elektrik şirketinden izin alınması gerektiği, daha önceden sorunsuz çalışmakta olan enerji hattına ilişkin bakım, onarım ve arızasıyla ilgili sorunun bulunmaması, davalı şirkete kusur atfedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Davalı şirket, bölgedeki elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet varlığı ve niteliği itibariyle tehlike ve dolayısıyla zarar ihtimali taşıdığından davalı şirketin sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Borçlar Yasasının 58/1.maddesi gereğince imal olunan bir şeyin sahibi o şeyin korunmasındaki kusurundan dolayı oluşan zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen imal olunan şey kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.BK. m. 58'de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gerekir. Anılan maddedeki sorumluluk kusura dayanmayan kusursuz sorumluluk hallerinden olup, yapı eseri sahibi ancak davacının kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru ve mücbir sebebin varlığının ispatı halinde sorumluluktan kurtulabilir.Sorumlu kişi veya işletmenin kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, her türlü özen gösterilse, denetim ve gözetim görevi yerine getirilse, gerekli tüm tedbirler alınsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir.Bu sebeple, sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk gerçekleşmiş olacağından bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır. (Prof.Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı, Cilt 2 sy.14-15)Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Halfeti Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/286 sayılı soruşturma dosyasındaki olay yeri krokisine göre elektrik telleri ile inşaatın çatısı arasında 60 cm yüksekliğin bulunduğu, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği gerekli tedbir ve kontrollerin yapılması gerektiği, davalı şirket tarafından denetim ve özen yükümlülüğünün yerine getirildiğinin tespit edilmediği görülmekle davalı şirketin faaliyeti ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalı şirketin zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Ancak, zararın meydana gelmesinde davacı A. C. 'un müterafik kusuru bulunduğunun tespiti halinde, davalı idarenin müteselsilen sorumlu olduğu miktardan davacının müterafik kusuru oranında indirim yapılması gerekmektedir.O halde; mahkemece önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile davalı şirketin kusursuz olarak sorumlu olduğu ve olayın meydana gelmesi sonucunda ortaya çıkan zarar ile davalı şirketin faaliyeti arasında illiyet bağı bulunduğu gözetilerek, davacının müterafik kusur oranı belirlendikten sonra, zarar bedelinin tamamından bu oranda indirim yapılmak suretiyle geri kalan miktara TBK'nun 61. ve 62.(BK'nun 50. ve 51.) maddeleri gereğince müteselsil sorumluluk gereği karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.