Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16869 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12304 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİVEK.AV....Taraflar arasında görülen tazminat (sebepsiz zenginleşme) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde, davacının davalıya ait 603 ada 2 parsel sayılı taşınmazı ihale sonucu 10.07.1997 tarihli encümen kararı ile satın aldığını, tapunun 31.07.1997 tarihinde davacıya devredildiğini, daha sonra satışın geçersiz olduğu iddiasıyla .... tapu iptali ve tescil davası açtığını, 17.05.2007 tarihinde kesinleşen kararla, tapunun iptal edilerek davalı ... adına tescil edildiğini, davacının taşınmaz üzerine çok büyük yatırımlar yaptığı, binlerce ağaç diktiği tapunun iptali ile davalının taşınmaz üzerinde davacının yaptığı, bina, ağaç, tesis vb. muhdesatın da maliki olduğunu, muhdesatların değeri kadar sebepsiz zenginleşen belediyeden fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 100.000 TL sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacağın (Arsa bedeli ve muhdesatlara ilişkin), 200.000 TL maddi tazminatın (menfi zarar) ve 100.000 TL manevi tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği 17.05.2007 tarihinden itibaren faiziyle tahsilini talep etmiştir.Davalı ... vekili cevabında; sebepsiz zenginleşme mevcut olmadığını, muhdesatlar nedeniyle kazançlarının bulunmadığını, taşınmazı satın alan davacının taahhüdünü yerine getirmeyerek davalıyı zarara uğrattığını, ihale şartnamesi 11.maddesine göre bedel istenemeyeceğini, taşınmazın amacına aykırı kullanılması nedeniyle tapunun iptaline karar verildiğini, maddi ve manevi tazminat koşulları oluşmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. ....Mahkemece; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; taşınmaz üzerinde gerçekleştirilen yapım, dikim ve arsa bedeli ile ilgili olarak 1.200.000 TL’nin 21.08.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, faizle ilgili fazlaya ilişkin taleplerin ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 31.03.2011 tarih ve....sayılı kararı ile “…tüm alacak miktarları kalem kalem, açık, tam ve kesin olarak belirtilmediği gibi, verilen hüküm de HUMK.nun 388 ve 389.maddelerinde belirtildiği gibi açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde değildir. O halde, kısmi dava nitelğinde de olsa, talep konusu olan her alacak kalemi, tam ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenip, bundan sonra taleple bağlı kalmak suretiyle alacağın belirlenip dava konusu bölüm ile ilgili hüküm kurulması gerekirken açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından” bozulmuştur.Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyularak, sebepsiz zenginleşme nedeniyle talebin kabulü ve 1.000.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline maddi ve manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.Hükmü taraf vekilleri temyiz etmektedir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.Somut olayda; davalı belediyeye ait olan taşınmaz, geçerli ve sahih bir Belediye Meclisi Kararı olmaksızın davacı adına tescil edilmiş, Belediye tarafından açılan tapu iptali ve tescili davası, mahkemece “yolsuz tescil” olması nedeniyle kabul edilerek, anılan karar 1.Hukuk Dairesince onanarak kesinlemiştir (17.05.2007 tarihinde).Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşmenin yasanın öngördüğü usule uygun olmadığından geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç yüklemeyeceği, bu durumda geçersiz sözleşme nedeniyle davacının davalıya verdiğini sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca geri isteyebileceğine ilişkin değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak, hukuken geçersiz sözleşmeler sebepsiz zenginleşme kurallarına göre ve denkleştirici adalete göre tasfiye edilirken ve denkleştirme yapılırken bir hususa daha dikkat etmek gerekir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilemeyeceğini öğrendiği tarihin iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira geçersiz sözleşmenin artık ifa edilemeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı zararın artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan isteyememelidir.Bu nedenle mahkemece, taşınmazın satış bedelinin dava tarihi itibariyle değil, davacı yönünden ifanın imkansız hale geldiği tarih olan, tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibariyle yani 17.05.2007 tarihine göre denkleştirici adalete göre güncellenmiş bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.....Bundan ayrı olarak, mahkemece davacının sebepsiz zenginleşmeden doğan talepleri kapsamında bilirkişi raporunda dava tarihi itibari ile belirlenen yapı bedeli 654.040,81 TL, zirai muhdesat bedeli 812.740 TL, elektrik imalatı bedeli 132.318 TL olarak belirlenmiş, mahkemece taleple bağlı kalınarak, taşınmaz satış bedeliyle birlikte 1.000.000 TL'ye hükmedilmiştir.Medeni Kanun madde 722/1 gereğince “Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin ya da bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.2.fıkra hükmüne göre de "arazinin maliki de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir. " 723. maddesi gereğince ise “malzeme sökülüp alınmaz ise, arazi maliki malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.”Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tapu iptali tescil davası "yolsuz tescil nedeniyle" kabul edilip kesinleşmiştir. Artık bu karar karşısında davacının iyi niyetinden söz edilemez. "Malzeme sökülüp alınmaz ise" davacıların isteyebileceği giderler MK.nun 723/3. maddesinde belirtilmiştir. Bu hükme göre hakimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı değeri geçmeyebilir. Anılan hüküm esas itibariyle BK.nun 61 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir ve zenginleşmeyenin iade borcu doğmaz. Davalının MK.722/2 hükmüne göre malzemenin sökülüp alınmasını istemek imkânı da bulunmaktadır. Davacının iyi niyetli olmadığı saptandığına göre; ifade edildiği üzere, malzeme sökülüp alınmaz ise, davacının yaptığı giderleri değil giderler nedeniyle taşınmaz malikinin zenginleştiği miktarın iadesini isteyebileceği düşünülerek yargılama yapılmalıdır. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporu az yukarıda açıklanan hususlara açıklık getiren bir rapor değildir. Mahkemece açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hükmün kurulması bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.