MAHKEMESİ : MERSİN 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/07/2014NUMARASI : 2013/132-2014/228Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına elektrik aboneliğinin bulunduğunu, davalının bu aboneliğe ilişkin olarak tükettiği elektrik bedeli olan 15.613,78 TL'yi müvekkili kuruma ödemediğini, davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile davalının %40'dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı; borçtan kullanıcıların sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece; davacının davalı aleyhine icra takibi yaptığı, davalının süresinde itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, davalının aboneliğin başkasına devredildiğine dair bir belge sunamadığını, icra takibine konu alacağın likit olmayıp yargılama ve hesaplama sonucu belirlendiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davacı alacağının; 15.613,78 TL asıl borç, 12.754,94 TL gecikme zammı ve 2.295,89 TL KDV'si olmak üzere toplam 30.664,61 TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve icra inkâr talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. HMK'nun 266. (HUMK. 275) maddesi gereğince çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde hâkim, taraflardan birinin talebi ya da kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK'nun 279/2. maddesi hükmüne göre; bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.Mahkemece; bilgisine başvurulan bilirkişinin rapor içeriğinin davacı talepleri ile birebir aynı olduğu, hesaplamayı içermediği, denetime elverişsiz ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Uzman bilirkişi tarafından, davalının ödemesi gereken elektrik ve kaçak elektrik bedeli, gecikme faizi, gecikme zammı, KDV ve diğer alacak kalemlerinin taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir. Ayrıca; davacının talep ettiği ve bilirkişi tarafından hesaplanan esas alacağın bir kısmının otomatik dönem tahakkuku (fatura alacağı) bir kısmının da kaçak tüketim bedeli ve kaçak ek tahakkuku olmasına rağmen, esas alacağın tümü üzerinden gecikme zammı hesaplanmıştır.Oysaki; Hukuk Genel Kurulunun ve Dairenin yerleşmiş uygulamasına göre; abonelik sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması hâlinde, 6183 sayılı kanun da belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, gecikme zammına ilişkin şartın açık, anlaşılabilir ve oranları da belirtilmek suretiyle yazılması gerekir. Soyut olarak, salt kanun ve yönetmelik hükümlerine atıf yapılmış olması hâlinde gecikme zammı istenemez, abonenin sıfatına göre yasal faiz istenebilir. Abonelik sözleşmesinde alacağın geç ödenmesi hâlinde 6183 sayılı kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hüküm yoksa alacağa gecikme zammı değil yasal faiz ilave olunur. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde; 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, borç ödenmediği takdirde, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı uygulanmaz, abonenin sıfatına (mesken ise yasal faiz, ticarî ise TTK’nuna tabi aboneler için ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygulanır. Kaçak elektrik kullanımlarında 6183 Sayılı Kanunun 51/1. maddesinde belirlenen gecikme zammı oranı uygulanmaz. Şartları varsa BK'nu ve TBK'nunda belirtilen faiz oranı uygulanır. (HGK’nun; 10/10/2012 tarih, 2012/7-502 Esas, 2012/707 Karar, 22/09/2010 tarih, 2010/13-466 Esas, 2010/410 Karar, 28/11/2012 tarih, 2012/13-624 Esas, 2012/915 Karar, 3. HD’nin 27/02/2014 tarih, 2013/18346 Esas, 2014/3079 Karar, 03/04/2014 tarih, 2013/20420 Esas, 2014/5373 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)Kaçak elektrik ve kaçak ek tahakkukuna 6183 sayılı Yasanın 51/1. maddesinde belirlenen gecikme zammı uygulanamayacağı gibi, otomatik dönem (fatura alacağı) tahakkukuna da aynı yasada belirlenen gecikme zammının uygulanabilmesi için, taraflar arasındaki elektrik abonelik sözleşmesinde buna ilişkin açık ve belirgin bir kararlaştırmanın olması gerekir. Abonelik sözleşmesinin aslı yada sureti getirtilip dosyaya eklenmediğinden bu yöndeki bir denetlemede (otomatik dönem tahakkukuna gecikme zammı uygulanıp uygulanmayacağına dair) mümkün değildir.Ayrıca; davalıdan kaçak elektrik ve kaçak ek tahakkuk bedeli istenmesine rağmen, davalı aleyhine davacı kurum tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanağının aslı dosyada mevcut değildir. Davalı aleyhinde kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlenmemişse kaçak elektrik bedeli istenemeyeceği de izahtan varestedir.O hâlde; mahkemece, taraflar arasındaki elektrik abonelik sözleşmesinin aslı veya sureti ile kaçak elektrik tespit tutanağının aslı getirtilerek; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilmek suretiyle, dosyanın aralarında uzman elektrik mühendislerinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilmesi, kaçak elektrik ve kaçak ek tahakkuk bedellerine 6183 sayılı Yasanın 51/1. maddesinde belirtilen gecikme zammının uygulanamayacağı, otomatik dönem tahakkukuna ise sözleşmedeki hükümlere göre gecikme zammı veya yasal faiz uygulanabileceği (TTK’nuna tabi ise ticarî faiz) nazara alınarak, ibraz olunacak rapor doğrultusunda davalının ödemesi gereken (bir başka deyişle davacının talep edebileceği) bedel tespit edilerek, karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalının belirtilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine, 28/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.